19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren
Osmanlı-İran, Sünni-Şiî münasebetlerinin
arttığı, ikili ilişkilerin daha somut bir hâl
aldığı görülmüştür. Osmanlı’nın öncülük
ettiği modernleşme hareketleri ekseriyetle
diğer Müslüman hânedanlar, hususen Kaçar
Hânedanlığı’nın idaresindeki İran tarafından
yakından izlenmiş ve takip edilmiştir. Bu
yakınlaşmada her iki devletin karşı karşıya
kaldığı sömürge tehlikesi ve benimsedikleri
merkeziyetçilik anlayışı da rol oynamıştır.
Osmanlı’da cereyan eden Tanzimat ve Islahat
hareketleri ve akabinde meydana gelen
anayasal girişimler matbuat, aydınlar ve devlet
ricali aracılığıyla dönemin İran’ına taşınmış ve
önemli tesirler yaratmıştır.
Bu çalışmada Osmanlı’nın istibdat dönemini
yaşarken İran’a anayasal hareketlerde
nasıl öncülük ettiği ve 1906 yılında ilan
edilen İran Meşrutiyeti’ne yönelik ne tür
bir siyaset takip ettiği ortaya koyulmuştur.
Görsellerle zenginleştirilen metinde iktidar ve
muhalefet politikaları ayrı başlıklar altında
mukayese edilmiş, II. Abdülhamid idaresinin
politikalarından İran Sefiri Mehmed Şemseddin
Bey’in raporlarına, Sünni ve Şiî Osmanlı
muhaliflerden İttihatçı Ömer Naci’nin İran’daki
faaliyetlerine kadar geniş bir değerlendirme
yapılmıştır
Renk Bilgisi
karışıkçokrenkli