Bizi dönüştürüp değiştiren kitaplar vardır. İster Marcus Aurelius ve Plotinus’u, ister Stoacılığı ve mistisizmi ele alsın, Pierre Hadot’nun
tüm eserleri için geçerlidir bu durum. Elinizdeki eser, çalışmaları pek çok düşünürü besleyen, onlarda hayranlık uyandıran bir
akademisyenin yanı sıra derin, alçakgönüllü, kararlarında ciddi, bazen ironik, asla tumturaklı olmayan bir düşünür olan Pierre Hadot’yu
yakından tanıma fırsatı sunuyor. Hadot’un düşünceleri, kadim bilgeliğin nasıl okunup yorumlanacağını, kadimlerin felsefelerinin ve
özellikle Marcus Aurelius’un düşüncesinin daha iyi yaşama nasıl bir imkân sunacağını gözler önüne seriyor. Felsefenin teorik veya
sistematik yönünün sıklıkla maskelediği bilgeliğin, bir tür yaşama tarzıyla veya yaşam seçimiyle olanaklı olduğunu öne süren Hadot’ya
göre “yaşamımız kelimenin en güçlü anlamıyla tamamlanmamıştır… Yaşamıyoruz, yaşamayı umuyoruz, yaşamayı bekliyoruz.”
Felsefenin entelektüel bir uğraş olmanın ötesinde bir yaşam tarzı olarak nasıl benimsenebileceğini gösterdiği bu röportajında Hadot,
bir yandan Antik Yunan’dan ortaçağa ve oradan da modern döneme kadar felsefi düşüncenin evrimini anlamamıza yardımcı olurken,
öte yandan filozofların günlük yaşamlarında felsefi ilkeleri nasıl uyguladıklarını detaylı bir şekilde inceliyor. Bu eser, günümüzde
bilgeliğin ya da erdemli yaşamın izini sürmesi bakımından ilham verici bir rehber niteliğindedir.
Renk Bilgisi
karışıkçokrenkli