Huzur, sükûnet, nezaket, şükran ve samimiyet dolu bir dünyada yaşamayı seçiyorum.
Yargının olmadığı, kutupluluğun olmadığı bir dünyada…insanların gözlerinde daha parlak ışığı görmek, istediğim en büyük hediye.
Bu bir ütopya mı sizce?
O halde ben ütopyayı seçiyorum ve ütopyada yaşamanın imkânsız
olduğunu düşünenlere soruyorum;
“Yargının nesini seviyorsunuz?”
“Kutupluluğun nesini seviyorsunuz?”
“Borçlu olmanın nesini seviyorsunuz?” …
Kutupluluk en büyük yargıdır. Hiç yargı olmadığında huzur, sükûnet nezaket, şükran ve samimiyetin olduğu alanın kapıları açılır.
Daha iyisine yol almak için. Hiçbir şeyin dört dörtlük olmayacağı
söylendi, bizlerde inandık. Ve hatta her şey dört dörtlük olduğunda
bir aksilik çıkacağından korkup, aksiliği yaratır olduk.
Oysa bu, büyük bir YALAN!
Her yerden prangalar ile sıkıştırılmış bir
durumdayız. Bu prangadan kurtulmamız her an,
her dakika muazzam bir farkındalık gerektirir.
Bu kutupluluktan, bu ironiden çıkmaya gönüllü müsünüz?
Az seçilen bu yolu seçmeye gönüllü müsünüz?
Hayatınızdaki her şeyi kendinizin yarattığınızın
farkında olduğunuzda ve tüm bunları
kucakladığınızda, her şeyi değiştirirsiniz.
Değişimi yaratanlar, dünyayı değiştiriyor.
“Evet” mi?
O halde kitabın sayfalarını çevirmeye başlayabilirsiniz…
Renk Bilgisi
karışıkçokrenkli