Suriye Savaşının Gölgesinde Mülteci İşçiler

Suriyeli mültecileri hedef alan linç olaylari, memleketi sosyal depremlerle sarsan kirilmis bir fay hattina isaret ediyor. Mültecilerin evleri yakilirken atilan “Ne mutlu Türküm diyene” slogani örnegin; Almanya’da Türkiyeli isçilerin evleri yakilirken atilan “Turken Raus (Türkler Disari)” sloganina ne kadar da benziyor... Elinizdeki kitap, onlarin yani irkçi saldirilarin hedefindeki mültecilerin hayat hikâyelerini anlatiyor. Can pazarinin yasandigi sinir boylarindan kendilerini Türkiye’ye zor bela atmis ve Türkiye hükümeti tarafindan çesitli sözler verilerek gelisleri tesvik edilmis mültecilerin hayat hikâyelerini dinlemek pek de kolay olmadi dogrusu. Bu trajediyi ve Suriye’den Türkiye’ye kadar uzanan hayat hikâyeleri boyunca yasanan çeliskileri en iyi ve en cesur anlatanlar yine mülteci proleterlerdi. Kitap, ayni zamanda, irkçiliga ve milliyetçilige karsi Türkiyeli isçi ve emekçilere; “sinif kardesligi”ni temel alan enternasyonalist bir mücadele perspektifi öneriyor.Simdi...Uzak diyarlardan, bir kirim yanginindan kaçip sinirlar asarak Türkiye’ye gelen Afgan çocuk isçilerini dinlemeye hazir misiniz? Omar, Cuma, Awad, Hassan, Kadriye, Muna ve digerleri... Suriye savasinin gölgesinde evsiz, ekmeksiz ve vatansiz birakilmis mülteci isçilerle tanismaya var misiniz?