Hakikat iddiasındaki retoriğin, dayandığı eksik temellere rağmen bu kadar uzun yıllar boyunca tartışılması, “dalkavukluk” isnadına rağmen Aristoteles gibi felsefeciler tarafından ilgi görmesi, yeniden yapılandırılması, bir dönem Avrupa’nın eğitim sistemini şekillendirmesi şiirin hangi eksikliğinden kaynaklanıyordu acaba?
Retorik ve Şiir’i okuduğunuzda, bu ve buna benzer pek çok soruyu siz de soracaksınızdır muhtemelen.
Bir de şairin rolünü bir kez daha sorgulayacak, şiirle derin bir hesaplaşma içine gireceksiniz.
Nihayetinde, Antik Yunan’dan günümüze kadar, şair muhtemelen karanlıkta şarkı söyleyen bir bülbüldü yalnızca. Ancak günümüzde şiir, tam da her türlü hakikat iddiasından feragat ettiği an en yüksek ikna gücüne ulaştı.
Şair Salih Aydemir, Retorik ve Şiir’de, etraflıca bir araştırma ve inceleme konusu olarak retoriğin bin yılları aşan serüvenine güçlü bir ışık tutarken, şiir ile arasındaki ilişkiyi irdeliyor, bu anlamda da yeni çalışmaların kapısını aralıyor. Bir ilk olan bu çalışma, özellikle akademi dünyasında önemli bir eksiği kapatırken, üniversiteler için de bir kaynak olacaktır.
Retoriğin, nihayetinde başta siyaset olmak üzere felsefe ve diğer pek çok alanla olan ilişkisi hakkında yazılmış eserlerin yanında, şiirle olan ilişkisi bugüne kadar irdelenmemiş, önemli iki türün yüzyıllarca süren mücadelesi görmezden gelinmiştir.
Retorik ve Şiir kitabı bu mücadeleyi de gözler önüne seriyor.
Renk Bilgisi
karışıkçokrenkli