Uzun bir dönem, Osmanlı tarihi üzerinde yapılan çalışmaların ağırlık noktasını siyasi tarih ve özellikle merkez teşkilâtı üzerine yapılan çalışmalar teşkil etmiştir. Ancak zamanla Osmanlı Devleti’nin diğer yönlerinin de bilinmesi gerekliliği ortaya çıktığından; sosyal ve iktisadi tarih üzerindeki çalışmalar da artmaya başlamıştır. Bu çalışmalarla birlikte, asırlar boyu çeşitli din-dil ve ırktan insanları bir arada bünyesi içerisinde barındıran bu devletin taşra teşkilâtının da incelenmesi, merkez teşkilâtının bilinmeyen yönlerinin aydınlanması için bir zorunluluk haline gelmiştir. Osmanlı Devleti’nin her bakımdan en buhranlı dönemlerini oluşturan XVIII. veya XIX. yüzyıllar içerisinde siyasi, sosyal ve iktisadi tarihi üzerinde yapılan çalışmalar bir kenara konulacak olursa, taşra teşkilâtının konu edinildiği çalışmaların oldukça yetersiz olduğu görülecektir. Bu bakımdan klasik Osmanlı düzeninden Tanzimat’la öngörülen yeniden yapılanmaya geçişi belirleyen bir süreç içerisinde, Anadolu’nun önemli eyalet merkezlerinden bir tanesi olan ve Anadolu’nun siyasi ve ekonomik tarihinde önemli bir yere sahip, Diyarbakır hakkındaki tespitler büyük önem taşımaktadır. Zira Diyarbakır Eyaleti ve bu eyaletin merkezini teşkil eden Amid Sancağı, bütün Osmanlı hâkimiyeti boyunca önemini korumuştur. Diyarbakır eyaleti 1515 tarihinde Osmanlı hâkimiyetine katılmış ve bu tarihten başlayarak, Osmanlı Devleti’nin sonuna kadar, Diyarbakır şehri, Diyarbakır Eyaleti’nin merkezini teşkil etmiştir. Eyalet yönetiminde görevli olan yöneticiler, aynı zamanda sancak ve şehir yönetiminden de birinci derecede sorumlu olmuşlardır. Bu sebeple bu eyalet ve sancak hakkında yapılacak olan tespitler, Osmanlı sosyal ve iktisadi tarihi açısından büyük bir önem taşımaktadır. Bu çalışmada merkezi arşiv kaynaklarına da başvurulmuş ise de asıl istifade edilen kaynaklar ağırlıklı olarak Diyarbakır şer’iyye sicilleri olmuştur. Tarihî bilgi veren malzemeler, ihtiva ettikleri bilginin değerine göre kıymet kazanırlar. Bu açıdan bakıldığında tarihî kaynaklar içerisinde Ana kaynak adı verilen, gerek yazılı ve gerekse yazılı olmayan kaynaklar ilk sırada gelmektedirler. Konuya Osmanlı tarihi açısından bakıldığında, dönemin sosyal, iktisadî, askerî, siyasî ve benzeri pek çok konuda en önemli bilgileri veren Ana Kaynakların, yazılı kaynaklar olduğu söylenebilir. Osmanlı dönemine ait yazılı kaynakların büyük bir bölümü başta Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde olmak üzere, Türkiye’deki diğer arşiv ve kütüphanelerde (Başta Millî Kütüphane) bulunmaktadır. Bu kaynaklar içerisinde en önemlilerinden bir tanesi olarak kabul edebileceğimiz şer’iyye Sicilleri, Osmanlı tarih araştırmalarında büyük bir öneme haizdir. Osmanlı tarihi ile ilgili araştırmalarda, şer’iyye sicillerinin önemini artıran en başta gelen husus, bu kaynakların siyasî tarihin yanı sıra askerî, kültürel, sosyal ve iktisadî yapı hakkında oldukça önemli bilgiler ihtiva etmeleri ve buna ilave olarak, Osmanlı şehir tarihi araştırmalarında diğer kaynaklardan çok daha fazla bilgi vermelerinden kaynaklanmaktadır. Zira şer’iyye sicillerinden, bunların ait olduğu yerde yaşayan halkın; günlük hayatını, yiyecek ve giyecek fiyatlarını, çarşılarını, evlerini, o zamanki hukuk ve tatbikatını, vakıflarını, mahalle ve köylerini, örf ve adetlerini, devlet görevlileri ile olan münasebetlerini ve benzeri pek çok konuda bilgi edinmek mümkün olmaktadır. Bu bakımdan Şer’iyye Sicilleri Osmanlı şehir araştırmalarında Ana Kaynak olma durumundadır. Buna ilave olarak merkez arşivlerinde, bulunması gerekirken bir şekilde kaybolmuş belgelerin bir nüshası sicillere kaydedildiğinden, merkez teşkilatı açısından da büyük önemi olduğu söylenebilir. Şer’iyye sicillerinin ihtiva ettiği büyük öneme rağmen, bu defterlerin katalog ve fihristlerinin bulunmaması, bugün için araştırmacıların işini zorlaştıran en önemli engeldir. Bu sebeple Osmanlı döneminde önemli bir eyalet merkezi olan Diyarbakır Sicillerinin toplu kataloğu ve fihristleri hazırlanarak araştırmacıların hizm
Yazar Adı
İbrahim Yılmazçelik
Renk Bilgisi
karışıkçokrenkli