Ortadoğu’yu Kuran İdeolojiler, Ortadoğu’ya hâkim olan yüzlerce yıllık barışa son veren bir barış(!) sonrasında bölgenin içine çekildiği girdabın düşünsel panoramasını sunuyor okuyucusuna. Tüm farklılıklarına rağmen bir arada yaşayabiliyorken, farklı farklı uluslara ayrılmanın sebeplerini ortaya çıkaran fay hatlarının haritasını çiziyor. Elinizdeki bu kitap ; Ortadoğu’nun sadece uzun 19. yüzyılına odaklanmıyor; aynı zamanda Meşrutiyet düşüncesinin alevlendirdiği bir tartışma güzergahında başlayan sorunlu milliyetçiliklerden ümmetçiliğe, Arap Milliyetçiliği'nden Baasçılık'a ve Şiiliği kullanan İran Milliyetçiliği'ne, 21. yüzyılın ufkunda yeniden kurulmaya çalışılan bir coğrafyada Kürt Milliyetçiliği'nden Feminist Kadın Hareketleri'ne kadar birçok noktada okuyucuyu bilgilendiriyor.
Ortadoğu düzenlenmeden dünya düzeninin stabil olması/kalması mümkün değil. Müslüman, Hristiyan ve Yahudi geleneklerinin anavatanı olan Ortadoğu, kadim Mezopotamya ile Mısır geleneklerinin de anayurdu. Mezkûr gelenekler olmadan insanlığın yeryüzündeki macerası, diğer bir deyişle tarihi eksik kalır.
Unutulmamalı ki; Ortadoğu’nun geçmişini bilmek, ‘ân’ı ve ‘geleceği’ anlamak için gerekli bir başvuru noktası. Elinizdeki bu kitap; Ortadoğu’yu anlamak için kısa ama öz bilgiler içeren temel bir kitaptır.
Kitabın İçinden Akılda Kalanlar :
İslâmcı düşüncenin temel hedefi, gelenek ile moderniteyi bir şekilde uzlaştırmaktı. Böylece geleneğin vazgeçilmez unsurlarını ve inanç ile ilgili bölümlerini korumaya çalışırken, modernizmin getirmiş olduğu yeni koşulları bir şekilde bunlarla birleştirmeye çalıştı. Nihayetinde Gelenek, Batı ve Modernizm üçlüsünden alınan ödünç ilkeler bir potada eritilerek İslâmî bir aktivizm oluşturuldu.
Amerikalı Protestan Misyonerlerin katkısıyla, Araplar’ın ortak yurdu olarak tarihî ve kültürel geçmişi oldukça zengin bir Suriye konsepti inşa edilmiştir.
Abdullah Laroui, Nahda hareketinin seküler yanına dikkat çekerek, onun yabancı hâkimiyetinden önceki klasik Arap kültürüne (Cahiliye) dönmeyi esas edindiğini belirtir.
Türkçülük Osmanlı Türkleri arasında etnik kimliğe dayalı bir milliyetçilikten ziyâde zayıflayan devletlerini kurtarma umudu olarak görülürken, Türkistan Türkleri ise Türkçülüğü kimlik oluşturma ve âidiyetlerini ispat etme noktasında geliştirmeye çalışmışlardır.
Diğer bölge ülkelerine nazaran İran’da dinî milliyetçiliğin önemli bir faktör olduğunu belirtmek gerekir. Muhafazakâr milliyetçilik dini ön plana çıkarırken, laik milliyetçiler ise dili, hanedan milliyetçileri ise tarihle birlikte dili ön plana çıkarmışlardır.
Kürtler, farklı devletler içinde kalmalarından dolayı, Kürt milliyetçiliği yekpâre bir yapıya sahip olamamıştır. Bir devlet oluşturma amacı doğrultusunda birleşmiş bir Kürt halkı fikrini yüceltmesine rağmen modern Kürt milliyetçiliği, Türkiye, Irak ve İran’da farklı bağlamlara tekâbül eden, farklı mücadele ve ideolojik karaktere sahip üç ayrı milliyetçilik türü oluşturmuştur.
Arap sosyalizminin bütün unsurlarını kapsamasa bile bazı sosyalist azınlık elitleri, sözde rasyonel temelleriyle Avrupa uygarlığının tanrısal İslâmî düzenden üstün olduğu inancını yerleştirmeye çalıştılar. Bunun sonucunda Arap toplumları derin bir sarsıntıya uğradı.
Üç bin yıllık Yahudi dini geleneği, 1800’lerde Avrupa’da ortaya çıkan Aydınlanma Hareketi’nin tesiriyle etkisini kaybederek, sorgulanmaya ve terk edilmeye başlanmıştı.
Nüfusunun büyük bölümünü Müslümanların oluşturduğu Ortadoğu ülkelerinde kadınlar Batılı feminist yaklaşımdan ziyade kendi bölgelerinde kadının her alanda görünür olmasını yaşadıkları coğrafyaya uyarlayarak bir model inşa etmeye çalışmaktadır. Bu nedenle Batı feminizmi ve Ortadoğu’daki feminizm arasında ideolojik ve nitelik farklılıkları vardır.
Yazar Adı
Zekeriya Kurşun
Renk Bilgisi
karışıkçokrenkli