Mrs. Dalloway

Birinci Dünya Savasi’nin sonunda Londra. Sicak bir yaz günü Clarissa Dalloway o aksam verecegi büyük partiye hazirlanmaktadir. Ayni gün Hindistan’dan beklenmedik bir ziyaretçi gelir: Ilk aski Peter Walsh. Onun bu apansiz gelisi uzak bir geçmisin anilarini, eski arkadasliklari ve Clarissa’nin gençliginde yaptigi tercihleri canlandirir zihninde. Bütün yasami, iliskileri ve siradan, tekdüze evliligine götüren olaylar bir bir geçer gözlerinin önünden.
Clarissa çevresinde sürüp giden hayata ve o hayatin içindeki sayisiz insana odaklanirken, yazar da çesitli karakterler arasinda gidip gelir ve onlarin yasadiklarini Mrs. Dalloway’in akip giden gününün içine yerlestirir. Virginia Woolf, ‘Clarissa Dalloway’in hayatinda bir gün’ ü, en yetkin temsilcisi oldugu bilinçakisi teknigiyle anlattigi bu romaninda, erkekle kadin ve iki kadin arasindaki iliskilere de bir pencere açiyor; karakterlerin her birinin iç dünyasina okuru da dahil ediyor; geçmise ait benzersiz ama aci veren imgeleri bugünün imgelerine katiyor, toplumun dayattiklarinin altinda bogulan arzulari incelikle isliyor. Hayati ve dis dünyayi her bir karakterinin gözünden ve zihninden muhtesem bir çözümlemeyle sunarken, zamaninin ruhunu da basariyla yansitiyor.
Mrs. Dalloway, Türkiye’de ilk yayimlanisindan 35 yil sonra Ilknur Özdemir’in çevirisiyle yeniden okurlariyla bulusuyor.