“Bir kervanin gece nöbetçisi uyuyakalir. Eskiyalar gelir, kervanda ne var ne yok alip götürürler. Sabahleyin kervandakiler, uyandiklarinda bakarlar ki develerinin yerinde yeller esiyor.
Hemen nöbetçinin basina üsüsürler.
“Mallarimiz, develerimiz nerede? Söyle bakalim, hesap ver!”
Nöbetçi, çaresiz bir sekilde:
“Gece hirsizlar geldi, ne var ne yok her seyi alip götürdüler.” der.
“Bre boynu kopasica! Sen ne yaptin, peki?”
Nöbetçi:
“Ben ne yapabilirim? Bir tek kisiyim, onlar bir alay silahli adamdi.” diye savunur kendini.
Kervandakiler:
“Madem çoklardi, madem basa çikamayacaktin, bagirip çagirarak bizi uyandirsaydin!” derler.
Nöbetçi:
“Bagirmak istedim ama bana kiliç göstererek, ‘Sus, yoksa canindan olursun, seni öldürürüz.’ dediler. Ben de korktum, korkumdan soluk bile alamadim. Ama eger isterseniz simdi dilediginiz kadar bagirabilirim.” der.
Firsatlari kaçirdiktan sonra istediginiz kadar bagirabilirsiniz ama ne fayda. Hayatlarini istedikleri gibi sürdüremeyenler, baskalarinin hayatini yasayanlar, çok geç iç hesaplasma yaparlar. Bu hesaplasma “Ah… Ahh…” diye baslayip, “Keske” diye sürüp, “Eger” diye devam eder gider.
“Hayat; ‘Acaba’lar, ‘Eger’ler ve ‘Keske’lerle kaybedilmeyecek kadar kisa ve degerlidir!”
Renk Bilgisi
karışıkçokrenkli