Kaybolmayan Medeniyet Osmanlı

Sultan II. Murad Han… Genis bir ruh zenginligine ve dervis mizacina sahipti. Ne var ki, oglunun en mükemmel sekilde yetismesini istiyordu. Dahasi, bir çocugun yetisme psikolojisini bilecek kadar da hassas bir yapiya sahipti. Ama bir mesele vardi. Emanet edilecek çocuk, nihayetinde bir padisah ogluydu. Ya "Padisah ogluyum" diyerek hocalarina kafa tutar da haylazlik ederse? Iste bu mevzulari düsünerek Molla Gürâni'yi yanina çagirtti. Eline de bir sopa tutusturdu. Bunun anlami suydu: Sehzade tembellik edip derslerine çalismazsa, onu bu sopayla dövebilirsin. Molla Gürâni, memnuniyetle görevi kabul etti. Gelecegin "Fatih"ine yani Sehzade Mehmed'e ders vermek için odaya girdiginde, sehzade hayretle sordu: "Elinizdeki o sopayla ne yapacaksiniz?"Molla Gürâni ciddiyetle cevap verdi: "Üstünüze bulasacak olan tembellik tozlarini bununla silkeleyecegim. Babanizin emri bu yoldadir." Kültürel zenginligi o kadar engin bir cografyanin insanlariyiz ki, medeniyet kavraminin merkezinde olmanin hakli gururunu, tarih boyunca yasamisiz ve üç kitaya da bu medeniyet çesnisini yaymisizdir. Yine bu tarih akisi içerisinde en büyük ve en kiymetli kütüphanelerin, en nadide kitaplarin bizim kültürümüzde olduguna sahit olmusuzdur. Ecdadimiz okumanin, okutmanin kiymetini bildigi içindir ki, basaridan basariya kosmus, ögretmen-ögrenci iliskisini fedakarâne, disiplinli ve en verimli sekilde uygulamis ve uygulatmistir.(Tanitim Bülteninden)