Büyük Dâvaların günümüzdeki hali iç açıcı değildir.
Çünkü günümüzde, “postmodern” çağda, ideoloji sahnesinde hegemonya mücadelesi verir gibi görünen taraflar arasında alttan alta derin bir konsensüs tesis edilmiştir. Bu konsensüse göre büyük açıklamalar dönemi kapanmıştır, büyük dâvalar bitmiştir, benzer şekilde siyasette de her şeyi açıklayan sistemler ve küresel kurtuluşçu projelerden kaçınmalıyız; ihtiyacımız olan “zayıf düşünce”ler, özel direniş ve müdahale biçimleridir…
Şâyet okur bu satırlara asgari bir sempati duyuyorsa, bu kitabı hemen elinden bırakmalıdır.
Çünkü bu kitabın yazarı bu kitap aracılığıyla evrensel kurtuluş mücadelesinin “Mesiyanik” bakış açısına pişkince bağlanmak gerektiğini savunmaktadır.
Dolayısıyla, “Postmodern” deneycilik partizanlarının en korkunç kâbuslarının cisimleştiği uzun bir kaybedilmiş dâvalar listesi çıkarmış ve en başa da devrimci terör ve proletarya diktatörlüğünü yeniden icât etme meselesini yerleştirmiştir.
Zizek’e göre özellikle gelecekteki ekolojik kriz ışığında, evrensel kurtuluş mücadelesi sürecinde, devrimci terörü ve proletarya diktatörlüğünü yeniden icât etmemiz gerekmektedir: “Terör ve proletarya diktatörlüğü”ndeki (Robespierre, Mao, Stalin, Foucault, Heidegger’e kadar orda hazır-bekleyen) kurtarıcı momentleri yalıtıp çıkarmalı böylece Dâvanın geri dönüşünü cesaretle kabul etmeliyiz. Her şeyi basite indirgeyen, her şeyi yumuşak bir versiyonu ile değiştirmeyi öneren liberal-demokrat alternatifi sorunsal haline getirmeliyiz. Böylece kaybolup gitmiş olan “Terör ve proletarya diktatörlüğü”nde kurtarıcı momentleri ortaya çıkarabiliriz.
Samuel Beckett'in sözleriyle: “Tekrar dene. Tekrar yenil. Daha iyi yenil.” Ya da Mao’nun dediği gibi “Büyüklük korkulacak bir şey değildir. Büyük olan küçük olan tarafından devrilecektir. Küçük olan, büyük haline gelecektir.” Ama dâvalar için uğraşmaya devam et…
Renk Bilgisi
karışıkçokrenkli