Söylenir hep, söylenecektir de. İlk kitaplar zordur.
Seçkin Erdi'nin ilk romanı Kampana. Bu kitap da zor ama yazarına değil, okuruna. Çünkü okurunu güvenli bir yere çağırmıyor. Askerliğe, terk edilmiş bir kiliseye, o kilisenin çanına, o çana bir zamanlar ot tıkanmış olmasına çağırıyor.
Uzlaşımların uzağında. Gönül indirmiyor. Ne diliyle, ne kurgusuyla. Hatta, ne de adıyla. Ne demek “kampana”?
(İtal. campana)
1. Çan.
2. Tekerleği dönmekten alıkoyan madeni çember.
Bu kadar mı manası? Artık, bu kitapla bundan fazlası. Seçkin Erdi, yepyeni bir cümle kuruyor. Başı şişman, sonu kara. Ortası Kara, ortası Şişman. Yahya da, Mazlum da, ‘o' da. Hepsi var bu cümlede.
Sen kampanayı vurmaya başladığında, o çan sesi sadece bu¨tu¨n ormanda çınlamadı, sadece gökleri ve yerleri tutmadı ahuzarı, sadece sizin nevzuhur şenliğiniz mazhar olmadı çanın ilahisinin çağrısına. Bende bu¨tu¨n yaşayanlar, bende penah bulmuş olanlar, zihnimde fersah fersah solanlar, uyandılar, çiçek açtılar; gu¨rlediler, çağladılar, coştular, unutma bizi, unutma bizi, anlat, anlat diye.
Renk Bilgisi
karışıkçokrenkli