İnsanlar vardır, daha yaşarken mâzi olmuşlardır; insanlar vardır, üzerlerinden yüzyıllar geçmiş olmasına rağmen, gönüllere hayat bahşeden nefesleri -asırlar öncesinden esip gelen bahar meltemleri gibi- âdeta cennet râyihaları yaymaya devam etmektedir.
Tarih şahittir ki toplumlar, vahyin nûrundan mahrum bir aklın karanlığında âdeta el yordamıyla hakîkati arayan feylesofların hastalıklı fikirleriyle selâmete kavuşamamıştır. Yine insanlık, kütüphanelerin tozlu raflarında unutulan kara kaplı felsefe kitaplarının üzerine abanmış bilgiçlerin boş hayalleriyle de huzur bulamamıştır.
İnsanlığı hakikî saâdet ve selâmete çıkaran ancak; peygamberlerin ve onların vârisleri olan âlim ve ârif Hak dostlarının gönüllere hayat veren düsturları olmuştur.
Tarih boyunca Hak dostları, bulundukları toplum için maddî-mânevî rahmet vesîlesi olmuşlardır. Zira onların gönül dergâhları; yorgun, mahzun, kimsesiz ve yaralı kalpler için âdeta bir mânevî rehabilite merkezi vazifesi görmüştür.
İşi bozulan, evinde huzursuzluk yaşayan dergâha koşmuş; sohbetin, zikrin, tefekkürün mânevî ikliminde âdeta rûhî bir tedavi gördükten sonra, yeniden müsbet bir enerji ve huzurla dolarak topluma dönmüştür.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.