Modern edebiyatın en çetrefil, dilin, anlatımın sınırlarını yıkıp geçen, roman türünü bambaşka ihtimallerle tanıştıran yazarı James Joyce için Beckett, “Onun eserleri şeyle ilgili değil, o şeyin ta kendisidir,” der. Jorge Luis Borges, Flann O’Brien, David Foster Wallace ve başka sayısız yazarı etkileyen Joyce, sadece Dublin’i ve İrlanda’yı anlatarak evrensel ve ölümsüz bir edebiyat bıraktı ardında.
Dublin’de bir gece sarhoşken düşen bir adamın ve ailesinin hikâyesinin dünyanın tarihine mal edilmesinin anlatısı. Gecenin, memleketin, imparatorluğun, ihanetin, ölümün, kaosun, yaşamın, kozmosun, trajedinin, ailenin, komedinin, meyhanenin, deneylerin, gerçeklerin, mitlerin, yalanların,
sürçmelerin, sürtmelerin, tarihin, inancın, politikanın, dönüşümlerin, geçişimlerin, kahkahanın, bilincin içinin, dışının, altının, üstünün romanı. James Joyce’un on altı yılda ilmek ilmek işlediği, altmış beş farklı dilden sözcükleri melezleştirerek serpiştirdiği, az sayıda dile çevrilmesine cüret edilmiş Finnegan Uy’anması, Fuat Sevimay’ın olağanüstü çabasıyla yeniden dillendirildi.
Açık yapıtların şahikası: Okundukça yeniden yazılacak, çevrilecek, farklı farklı tekrarlanacak dipsiz bir dilsel macera. Bir noktanın tüm noktalarla kesişiminin çatlattıklarından göründüğü kadarıyla, Finnegan Uy’anması 20. yüzyılın başyapıtı.