Yaralı ağaçların, kirlenen bulutların, gözü çıkarılan kedilerin, evine dönemeyen kemiklerin, yer değiştiren mevsimlerin,
adsız sokakların, olamamış aşkların, sonsuz yalnızlıklarla çevrelenmiş insanların, çöle dönen hayatların ve dağılmış bir zamanın da bekleyişinin şarkısıdır artık dillerdeki. Aramanın giderek evin yolunu kaybetmeye, kurtların, çakalların, avcı köpeklerin ayak izlerini takip etmeye ve gitmenin dönmeye evrildiği bir labirent. Bekleyişin Şarkısı, insanın yaşamı
kendi girdabına çekmesinin incelikli anlatısı.
İlk romanı Mevsim Yas ile acının kendi dilini yarattığı coğrafyanın resmini cesaretle çizen Mehtap Ceyran, yine bir yaranın kabuğunu kaldırıyor. Bu bir arayış, bekleyiş, onarılmaz
yokluk ve sonsuz bir merhamet romanı.
Çağına yokluk veren bir süzgeçten süzülüp geliyordu her şey. Gözümde görüntüler belirip kayboluyordu. Dilsiz ağızlar, sözcüksüz diller görüyordum. Her şeyin üzerinde bir yorgunluk. Hiçbir şey
bu dünyada olmanın yalnızlığını gidermiyordu
Sarsılmaz bekleyişimiz kaybolup giden zamanın izleriyle doluydu. Şarkımız sürüyordu.
Renk Bilgisi
karışıkçokrenkli