Arap Âlemi;Arab World
Arap Âlemi;Arab World

Arap Âlemi;Arab World

YAZAR ADI : Mehmet Şayır
Fiyat : ₺270,00
İndirimli : ₺216,00
Stok Miktarı : 1000
Barkod : 9786259536774
Medeniyetlerin kavşağında, Mısır, Yunan, Mezopotamya, İran medeniyetlerinin kesiştiği bir yerde Akdeniz havzasının güneydoğunda yer alan Arap Yarımadası hem Arapların hem Arapçanın hem de son semâvî din İslâm’ın çıktığı dünyanın en büyük yarımadası olarak bilinen daha çok çöllerle kaplı bir bölgedir. Tarihteki en önemli atılımlarını İslâm’la gerçekleştiren Araplar İslâmî fetihler döneminde belki de en büyük güçleri olan dillerinden ve el-Cezîra dedikleri yarımadanın stratejik konumundan, çölden ve bedevî ruhundan, her şeyden önemlisi de inançlarından güç alarak yarımadanın kuzey, kuzeydoğu, daha çok da Kuzey Afrika üzerinden Avrupa’nın içlerindeki Pirenelere kadar uzanan bir istikamette kuzeybatı yönünde yayıldılar. Çok kısa denebilecek bir sürede Çin Seddi’nden Pirenelere kadar üç kıtaya yayılan bölgeye hâkim olan Müslüman Arapların İslâm’ın kattığı ivmeden çeşitli açılardan yararlanmış olsalar da özellikle ilk dört halife döneminde din ve devlet bağlamında yakalanan özgün bir devlet, siyaset ya da yönetim düzeni ortaya koymada başarısız oldular. Zamanla hilafetin saltanata dönüşerek yönetim nüfuzlu aile ve bireylerin eline geçerken daha sonraki dönemlerde Araplarla birlikte aynı inanç, kültür, siyaset ve coğrafya potasında karışan İranlılar, Türkler, Kürtler, Berberiler ve diğerleri de bu noktada dikkate değer bir değişiklik yapmadı. Bununla birlikte İslâm’ın kattığı ivme, batıdaki Endülüs’te önemli bir sanatsal, kültürel ve bilimsel bir atılım doğururken doğuda Abbâsîler döneminde bu sanatsal, kültürel, bilimsel atılımın bir ifadesi olarak Beytulhikme gibi önemli kurumlar ortaya çıktı. İslâm’ın getirdiği şartlarda hilafetin yerini saltanatın aldığı süreçte belki de bedevî ruhundan kaynağını alan Haricî, Şiî, buna bağlı olarak da Abbâsî, Fatimî muhalefeti doğdu. Ancak Fatimîler bağlamında hilafet imamete dönüşse de saltanat noktasında değişen bir şey olmadı. Öyle ki bir ara biri Bağdat, biri Kahire, biri Kurtuba’da olmak üzere bir anda üç halife ortaya çıktı. Abbâsî devletinin güç kaybettiği süreçte halifenin yanında sultanlar varlık gösterirken bir yandan Haçlı Seferleri bir yandan da Moğol akınları hilafetin sonunu getirmekle kalmadı aynı zamanda Arapların tarih sahnesinden yüzyıllar boyunca çekilmesine neden oldu. Özellikle Osmanlı yönetimi altında istikrarının yanı sıra güvenlik ve toprak bütünlüğü sağlanan Arap ülkelerinde Napolyon’un Mısır Seferi ve Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın Mısır’da yönetimi ele geçirmesiyle birlikte belki de Avrupalılarla başlayan etkileşim sonucunda 19 yüzyıl sonları ve 20. yüzyıl başlarında etkili olan, Arap Rönesansı olarak bilinen nahda dönemine girildi. Özellikle geçmişle bağların güçlenerek Arap dili, Arap şiiri ve Arap kültürünün öne çıkmasını sağlayan bir aydınlanma süreci sayılan Arap Rönesansına ek olarak Araplar 20. yüzyılda iki önemli fırsat yakaladı; bölük pörçük olsa da şöyle ya da böyle 22 bağımsız Arap ülkesinin kurulması ve Arap ülkelerinde petrolün bulunarak ticari bir meta olarak satışa çıkarılması sonucunda bölgede güçlü ekonomilerin ortaya çıkması. Ancak Araplar çeşitli nedenlerle 21. yüzyıla kendini yenileyememiş, demokrasiye geçmeyi başaramamış, müstebit ve baskıcı diye nitelendirilen rejimlerle girdi. Böylece bu rejimlerin doğurduğu şartlarda insan hakları, demokrasi, ifade ve .rgütlenme .zgürlüğün yokluğu, ekonomik sıkıntılar, işsizlik ve yolsuzlukların da etkisiyle 21. yüzyılın ilk 10 yılı geçer geçmez bölgede Arap Baharı olarak bilinen sokak gösterileri ve olaylar patlak verdi. Bu olaylar ülkeden ülkeye sıçrarken her ülkede ayrı bir sonuç doğurdu. Bu da Irak’ın ABD ve müttefikleri tarafından işgal edilmesiyle sarsılan Arap devleti olgusunu tartışmaya açtı. Bu bağlamda öyle anlaşılıyor ki Arapların henüz İslâm’la olan serüvenleri bitmediği gibi iktidara talip bir din olarak İslâm da serbest bir ortamda tartışılamıyor ve İslâmî muhalefet diye nitelenebilecek güçlerin önü açılmıyor. Bu durum bu ülkelerde bir tıkanmaya yol açarken Arap-İsrail Anlaşmazlığı bağlamında henüz kalıcı ve onurlu bir barışa varılamamış olması da bu ülkelerin geleceğini tehdit eden bir meydan okuma olarak duruyor. Bu arada güçlü denebilecek birçok Arap ekonomisinin dayandığı petrol ve petrolün geleceği belirleyici bir etken olarak etkisini sürdürürken tatlı su yoksunu Arap bölgesindeki önemli nehirlerin başka ülkelerden doğuyor olması ve kaynak ülkelerin bu nehirler üzerinde çeşitli projeler yürütmesi bu nehirlere kıyıdaş Arap ülkelerinin “su güvenliği”ni tehdit ediyor.
Baskı Tarihi
2025-01-27
Baskı Numarası
1
Dil
Türkçe
Kapak
Karton
Kagit
Kitap Kağıdı
Ebat
135-210-
Sayfa Sayısı
232
ISBN
9786259536774
Yazar
Mehmet Şayır
Üretici
Kitabe Yayınları
cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR
9786259536774 9786259536774 646471