2019 yılında makalelerimi akademik dergilere göndermedim. Makalelerimi sadece anayasa.gen.tr veya idare.gen.tr’de yayınladım. Bundan sonra da akademik dergilere makale göndermeyeceğim. Bu tavrım, Türkiye’de akademik dergi yayıncılığına karşı bir protesto ve bir meydan okumadır. Türkiye’de akademik dergiler üzerinde hakimiyet kuranlara şunu göstermek istiyorum: Devir değişti. Artık bir yazarı, onun makalelerini dergilerinizde yayınlamayarak susturamazsınız.
* * *
Bu kitapta yer alan 30 küsur makale, zaten 2019 yılında, internet ortamında yayınlandı ve her biri aslında okunacağı kadar okundu. Ancak buna rağmen bu makalelerin sadece internet ortamında kalmasına gönlüm elvermedi. Kalıcı olmaları ve derli toplu bir arada bulunmaları bakımından makalelerimin bir kitapta toplanmasında yarar gördüm. Böylece bu kitap ortaya çıktı.
* * *
Bu kitaptaki makalelerin neredeyse hepsi bela çekmeye aday makaleler. Makalelerden bazıları doğrudan doğruya ülkedeki siyasî iktidarın şiddetli bir eleştirisi niteliğinde. Bazılarında ise isim vererek bazı kişi ve kurumlar eleştiriliyor. Türkiye’de genel eleştiri yapma geleneği az ya da çok varsa da, isim belirterek eleştiri yapma geleneği yoktur. Türkiye’de sanki sistemi uzaydan gelenler kurdu ve onlar işletiyor gibi isim belirtmeden genel olarak sistem eleştirilir. Eleştirilmesi gereken kişilerin isimleri gizlenir. İsim verdiğinizde şimşekleri üzerinize çekersiniz. Türkiye’de isim vererek eleştiri yapmak, ateşle oynamak kadar tehlikelidir.
Aslında bu makaleleri yazmaya hiç mi hiç ihtiyacım yok. Meslek olarak bunlara ihtiyacım yok; zaten emekliyim. Yazar olarak da bunlara ihtiyacım yok; zaten yayınlanmış pek çok kitabım ve makalem var. Kişisel olarak bu makalelerin bana sağlayacağı bir yarar yok.
Diğer yandan belirtmek isterim ki, esasen, hiç de siyasete ilgi duyan biri değilim. 2011 yılına kadar, bazı seçimlerde sandığa gidip oy dahi kullanmadım. Siyasî konularda yazmamayı prensip edinmiş biriydim. Şimdi siyasî iktidarı en çok eleştiren hukukçulardan biri hâline geldim. Sanıyorum bunun sebebi sadece bende değil; Türkiye’de hâkim olan ve 2010’dan beri yönünü şaşıran siyasî iktidarın kendisinde de aranmalıdır.
Yine Türkiye’de hukukçular arasında en katı pozitivistlerden biri olduğum malum. Bu kitapta topladığım bazı makalelerimin pozitivist teoriyle çeliştiğini iddia edenler oldu. Gerçi ben öyle düşünmüyorum, ama yine de bu makalelerimin öğretisel tutarlılığım için riskli yazılar olduğu söylenebilir. Diğer bir ifadeyle bu makaleler, sadece hukukî güvenliğim açısından değil, aynı zamanda doktrinal bütünlüğüm açısından da mayın tarlasında yazılmış makaleler.
Neden bu riskli yazıları yazdım? Beni bu makaleleri yazmaya iten şey ne?
Bu sorulara verebilecek bir cevabım yok. Neden yazdığımı bilmiyorum.
Bu makaleleri önceden plânlayarak, isteyerek yazmadım. İçimden gelen ses, “yaz” dediği için yazdım. Belki yazmasam, belki sussam, benim açımdan daha iyi olurdu. Ama susamadım. “Neden yazdın” sorusuna verebileceğim nihaî cevap “susamadığım için yazdım” cevabımdan ibarettir. Bunlar susamamanın yazılarıdır. K.G.
Sayfa Sayısı
karışıkçokrenkli