Elinizdeki kitap, teknoloji hakkında.
Yani her şeye dair!
Teknolojinin insanı yarattığını iddia ediyorsanız, zaten her şey hakkında konuşmanız gerekir, öyle değil mi? Teknopolis de bunu yapıyor; akıllı telefonlar ve tabletlerden, yapay zekâdan, posthümanizmden,
Charles Bovary’den, 12 Eylül’den ve 11 Eylül’den, Wikipedia’dan, faydasız bilgilerden, ütopyalardan ve oyundan, sayfalardaki portakal lekelerinden, dolaptaki cüceden, cyborglardan, ağustos böcekleri ve
çekirgelerden bahsediyor.
Bir yönüyle okuma kılavuzu gibi: İnsan doğası ve teknoloji üzerine yazılmış onca metnin içinde dolaşırken elimizden tutuyor. Metinleri, fikirleri, soruları birbirine bağlıyor, yepyeni bir coğrafya kuruyor. İnternetin, yapay zekânın ve ütopyaların izini sürebileceğimiz bir yer hazırlıyor bizim için. Bunu yaparken eski ve bildik coğrafyaların, gürül gürül yanan bir sobanın başında kıvrılıp kitap okumaların, arkadaşlıkların, oyunların işaretlerini de yerleştiriyor. Ki hatırlayalım, hiçbir zaman sil baştan yepyeni bir coğrafyada değilizdir; internetin de, yapay zekânın da (ütopyaların zaten) gayet heyecanlı birer tarihleri vardır.
Yaşadığımız coğrafya sürekli değişiyor bir yandan da, büyük bir hızla: İnternetin, yapay zekâ uygulamalarının, dijital teknolojilerin gelişimi, ütopik umutlara ve distopik kaygılara yol açıyor. Elinizdeki kitap, denebilir ki, teknolojinin biçimlendirdiği dünya ile insanların özlemini çektiği, hayallerinde ya da kâbuslarında yaşattığı dünyaları aynı kefede tartmaya çalışan denemelerden oluşuyor.
Yazar Adı
Mustafa Arslantunalı
Sayfa Sayısı
karışıkçokrenkli