“Siddet Üzerine Düsünceler” bir klasik. Sorel bu kitaptaki düsünceleri nedeniyle lanetlendi. Adi Güç’ün tarihsel etigi araciligiyla tarif edilmis olan siddet kavraminin kötülük çagristiran yankisi ve ürkütücü tablosuyla birlikte anildi.
Bu eser, üç kavramin kesisme noktasinda yer aliyor: Ilki kolektif psikolojiyle iliskili olarak kolektif bir tasarim seklinde sunulan ve tarihsel ilerleme tasariminin boyun egici-kabullenici felsefesine karsi ortaya konulan mit kavramidir. Mit eylem için gereken “zihinsel devrimcilik”in iradî duyumlarini barindirir.
Ikincisi, özellikle sosyolojiye yönelen siddettir: Daha dogrusu siniflar arasindaki iliskilerde ve tarihsel gelisimde siddetin rolüdür.
Üçüncüsü, genel grev fikridir. Genel grev düsüncesi Marx’in devrim düsüncesine denk düsmektedir. Ideolojik tutum alabilme islevini belirleyen genel grev, isçi sinifi bilincinin birligini kuran bir mittir.
‘Güç’ ve ‘Siddet’ tarihsel ideolojilerden bagimsiz olmamistir.
Iste bu noktada Sorel, otoritenin yani devletin eylemlerinin güç, baskaldiri eylemlerinin ise siddet olarak tanimlanmasini öneren klasik ayrimini ortaya koyar. Güç Devlet’in, Siddet ise proletaryanin/ezilenlerin eylemidir: “Güç, azinligin yönettigi bir sosyal düzen örgütlenmesini da-yatmayi, siddet ise bu düzeni yok etmeye çalisir.”
Sorel, Düsünceler’i kaleme aldiginda ‘siddet’ yerine, tam olarak kafasindaki ‘kopus’ ya da daha dogrusu, ‘devrimci kopus’u kullanmis olsaydi, belki lanetlenmeyecekti. Sorel’in siddet kavrami politika hukukunu önceler: Devlet bugün tarihsel olarak egemenlerin tasidigi ‘güç’ün bütün imkânlarini kullaniyorsa, o zaman ezilenler ve proletaryanin karsi koyma hakki mesrudur. Ama siddet pratiginin mesruiyeti için karsi tarafin güç uygulama pratigi içinde olmasi gerekmez. Ezilenlerin siddet pratikleri, iktidarin hukuk ve tarihsel güç iliskileri ile dayattigi “etik politika eyleyisi”ne eylemli bir karsi durustur. Sorel’e göre siddet; bireyselligi içermemeli, bireyleri hedeflememeli, kitlevî ve “siniflarin ayristirilmasina” isaret etmeyi amaçlamalidir.
Siddet pratigi, politika alaninin ezilenler yararina genisletilmesi ve devletin güç-iktidar tekelinin kirilmasi bakimindan islevlidir. Sorel’e göre Siddet, iktidarin uyguladigi güç nedeniyle bile yeterince etiktir. Siddeti elestiren bir etik arayisi beyhûde ve liberaldir. Çünkü direnis yani siddet dogasi geregi etik bir tutuma içkindir zaten. Bilakis, Güç karsisindaki bir siddetsizlik yani riza gösterme etiksizlik kabul edilmelidir.
Sayfa Sayısı
karışıkçokrenkli