Kendini doğrudan dile getirmeyen ve söze açmayan bir sanat yapıtı ile karşılaşıldığında, bir sanat yapıtı
karşısında kişinin tüm varoluşunu etkileyen ve dilinin tutulmasına, aklının dumura uğramasına neden
olan şey nedir? Bir sanat yapıtının sanatsal olmasının anlamı nedir? Sanat yapıtının bir ontolojisinden söz
edilebilir mi? Sanat ve sanat yapıtı üzerinden Varlığa, Varlığın hakikatine ulaşmak, hakikati görünür
kılmak olanaklı mıdır?
Sorular ve sorunlar sonsuzca çoğaltılabilir. Sanat ve estetik kuramları tüm bu soru ve soruların sınırına gelir, sınırında dururlar; çünkü aslında hepsinin sorguladığı şeyin özü bu sınırın diğer tarafında bulunur. Bu durum kuramların bir başarısızlığı değildir, tam tersine yeni bir yol için bu sınırdan öteki tarafa olanaklı bir bakışı gerçekleştirmenin olanağına doğru çekilirler.
Burada şimdi sunulan çalışma da bir yanıyla böyle bir olanağı, yolu kurmayı, sınırı geçip gitmeyi, olmazsa
da sınırı genişletmeyi amaçlamaktadır. Van Gogh, Heidegger, Schapiro ve Derrida’nın düşünceleri temele
alınarak sanat, sanatçı, sanat yapıtı, güzel, varlık ve hakikat ilişkileri bağlamı temelinde yapılan bu çalışma;
bir metnin, bir sanat metninin, bir felsefe metninin nasıl olup da birden fazla düşünür tarafından birbirlerinden farklı bir biçimde okunabileceğini bir hermeneutik destruktion/deconstruction temelinde okuyarak ortaya koymayı ve yeni okumalara yol açmayı denemektedir.
Sayfa Sayısı
karışıkçokrenkli