Rüzgar Suya Yazmıştı

Gülfem, bir iki güne kadar tirpanlariyla çikip gelecek hasatçilardan önce davranir, yazin bugusu altindaki uçsuz bucaksiz tarlalara kosar, som altindanmis gibi dalgalanan denizlerin ortasinda kaybolup yiterek çalgisini çalardi. Kimi zaman da kendini demiryolunda bulur, raylarin ve çakiltislarinin üzerinde müzik yapmanin zevkine varirdi. Iki yani devedikenleriyle dolu hat boyunda geziniri, devedikenlerinin balli özüne saldiriya geçmis esekarilarinin viziltilari arasinda çalmaya çalisirdi. Tren geldiginde kenara kaçar, zorlukla dikenlerin arasinda kendine bir yer bulur, sindigi yerden tekerleklerin ray üzerindeki kivilcimli, ürkünç dönüslerini seyrederdi.Müzikle bagi olan sanatçilarin neredeyse tamami, küçük yaslarda birileri tarafindan kesfedildiklerini, özendirildiklerini anlatirlar. Rüzgâr Suya Yazmisti kitabinin kahramani Gülfem, olmadik bir seyi basariyor. Keman çalma tutkusu öylesine güçlü ki; sabriyla, yaraticilgiyla ve azicik da inatçi tutumuyla ailesini, yakin çevresini hatta yasadigi kasabayi kemanla tanistiriyor. Gülfem’in oyuncak kemaniyla baslattigi serüven bir iki yil içinde, dillerde dolasan bir usta kemancinin öyküsüne dönüsüyor. Kitap okuru olma yolundaki gençler için kaleme alinan Rüzgâr Suya Yazmisti, “Su, Toprak, Ates” anafikrinden hareket eden bir “üçleme”nin ilk kitabi.