Metafizik, ilk prensipler ilmi; Aristo’nun tanımıyla, “varlık olmak bakımından varlığın ilmi”dir. Aslında her ilmin konusu, varlıktır; fakat ilimlerin çoğu varlığın nevilerinden (fizik, kimya, biyoloji…) yahut ondan bağımsız özelliklerinden bahsederken (matematik ilmi gibi), bu ilimlerden farklı olarak Metafizik ilmi, eşyanın mutlak hakikatini belirlemeye ve hatta eşyanın ilk ve küllî sebebi olan Mutlak Varlık’a ulaşmaya çalışır.
Değişik ekoller, Metafizik ilminin haklı ve meşrû bir ilim olmadığı iddiasında bulunmuşlarsa da, Metafizik ilmi de diğer ilimler gibi insan zihninin aynı temel ihtiyaçlarını, eşya hakkındaki tasavvurlarımızı sistem hâlinde düzenleme, varoluşumuzu yorumlama ve anlamlandırma ihtiyacını tatmin eder.
İnsanın tefekkür etmesi, inceleme ve araştırmaları sonucu ortaya çıkan her ilim, insanın düşünce yoluyla ulaştığı, hakikati arama çabalarının kendine özgü ve somut hale gelmiş bir şeklidir. Bu durumda ortaya konan sonuçların bizzat kendisi hakkında, en yüksek bakış noktası demek olan felsefî tefekkür yoluyla, ilmin kuşatıcılığı, muktedir olup olmadığı konusunda, çözümünden aciz kaldığı yeni bir soru, yani ilmin kıymeti ve sınırları meselesi ortaya çıkmaktadır. İlimler her şeyi bilebilir mi? Bilgilerimizin bir sınırı var mıdır? İlim bize, mutlak hakikati bildiriyor mu? Yoksa ilmî bilgi zaruri olarak izâfî (rölatif) midir? Bu izâfiyetten ne anlaşılmalıdır? sorularının kendini göstermemesi mümkün değildir. Bu sorular hakkındaki tartışma şüphesiz ilimlerden hiçbirine ait değildir. Bu tartışma, zihnin, yahut düşünen cevherin “ilk ilke”sinden bahsetmekte olan ve Metafizik diye isimlendirilen yüksek ilme aittir.
Emile Boirac’ın Cours Elementaire de Philosophie kitabından Ferid Kam’ın dilimize aktardığı bu eser, öğretici olduğu kadar Metafizik gibi zor bir alanın, anlaşılması en güç konuları hakkında verdiği fikirlerle bir "giriş" kitabı olup, okurlarımızın konu ile ilgili okuyacakları başka eserleri daha kolay anlamalarını sağlayacaktır.
Sayfa Sayısı
karışıkçokrenkli