Ölen Hayvan

Ölen Hayvan, cinsellik ve ölümlülük temalarini çarpici bir biçimde ele alan bir roman. Kahramani, Philip Roth’un daha önce kaleme aldigi The Breast (1972) ve The Professor of Desire (1977) adli romanlarinin da kahramani olan David Kepesh, Amerika’daki cinsel devrim yillarinda, hiçbir engel tanimaksizin erotik zevklerin pesinde kosmaya ant içerek esini ve oglunu terk etmis bir akademisyendir. Gerek üniversitede yarattigi entelektüel imaj, gerek bir edebiyat elestirmeni olarak bir TV kanalinin yayinlarinda görünmesi, kiz ögrencileri için onu çekici kilmistir. Kepesh, yetmis yasindadir ve konusma dili üslubuyla, kim oldugunu okurun bilmedigi ve yalnizca romanin sonunda kendisine bir iki sözcükle cevap veren birisine eski bir ögrencisi olan Consuela Castillo’yla altmis iki yasindayken yasadigi iliskiyi anlatir. Bu iliskiden önce pek çok kadinla giristigi beraberliklerini hiçbir zaman ciddi bir bagliliga dönüstürmeden sürdürmeye kararli olmasina karsin, yirmi dört yasindaki Küba kökenli bu kiz Kepesh’in aklini basindan alir. Consuela’ya duydugu tutku bir saplantiya dönüsür, onu kaybedecegi kaygisi, kapildigi kiskançlik krizleri hayatini cehenneme çevirir. Ama daha iliskinin baslarindayken bile, aralarindaki yas farkinin “kaçinilmaz acikliliginin“ ve bunun belki de kendisi için son bir iliski oldugunun bilincindedir. Consuela ise bu iliskiye egemendir ve farkinda olmasa bile Kepesh’i kendi narsizmini besleyen bir araç olarak kullanir. Kiz kendisini terk ettiginde, Kepesh eskiden kadinlarla yasadigi bir sürü rahat, sorunsuz ve özgür iliskiyi neden yasayamadigini sorgulamaya baslar ve duydugu kayginin aslinda kendisiyle ilgili olmadigina, daha genel bir toplumsal dengesizlikten kaynaklandigina karar verir. Her ne kadar roman bu ihtirasli iliskinin öyküsünü anlatirsa da, okur bir yandan da, ABD’de 1960’li ve 70’li yillarda gerçeklesen ve cinsel devrimi de içeren kültür devrimiyle ilgili çarpici bir sorgulama ve tartismaya da sürüklenir. Zira yasli bir erkek ölümlülügünün bilincine varirken, sürdügü yasamin ve yasadigi dünyanin anlamini çözmeye çalismaktadir. “Philip Roth büyük bir modern erotizm tarihçisidir. Henry Miller’dan bildigimiz cinselligin coskunlukla yüceltilmesinden sonra, Roth kendi kendini sorgulayan cinsellikten söz eder; bu da hazciliktir gerçi ama sorunlu, yarali, ironik bir hazciliktir. Onun hazciligi itirafla ironinin nadir birlesimidir. Içtenligiyle son derece savunmasiz, ironisi ise son derece kaçamakli.“ Milan Kundera, Le Monde (Tanitim Yazisindan)