Küresel Köyün Kavalcıları

Çagimizin uygarligini Bati toplumlari temsil eder, geçmisin uygarligini ve birikimini Dogu’nun temsil etmesi gerektigi gibi. Fakat dünün güçlü ve ilerlemis Dogu medeniyetlerine; kendi tarihine, kültürüne, zenginligine, derinligine sahip çikmasina bile izin verilmez. Çünkü bugün geçerli ve egemen olan güç Bati’nin dilidir, jargonudur, yasam pratigidir, sermaye sistemidir... Bati için tarih antik Yunan ile baslar, Roma ile devam eder ve ancak 4’üncü yüzyilda kendini yeni yeni bulan Hiristiyanlik tarihi ile günümüze kadar uzanir. 1453 yilinda Istanbul’un alinmasiyla Rönesans tetiklenmis olsa da; Bati Dünyasi, 15’inci yüzyili Italyan, 16’nci yüzyili Ispanyol, 17 ve 18’inci yüzyillari Fransiz, 19 ve 20’nci yüzyillari da Anglo-Sakson yüzyillari olarak görmeye egilimlidir. 19’uncu yüzyil daha çok Ingiliz etkisindeyken, 20’nci yüzyil ise (1945 sonrasinda) temelde Amerikan güdümündedir. Ya 21’inci yüzyil? Bu yüzyil; korkarim ki, "neo-con"larin tek tarafli, baskici, süpheci ve kisa dönem hesabi yapan yönetimi sonucunda Yeni Amerikan Yüzyili olarak tarih sayfalarinda yerini alacak. Binlerce gemi dolusu kölenin mal olarak alinip satildigi, gelismis silahlari olan toplumlarin olmayanlari zalimce yok ettigi, kaynaklarini sömürdügü yüzyillar birakin baskalarinin yüzyili sayilsin! Ama en azindan bu yüzyil çalinmasin! Bir seyler yapilmazsa bu yüzyil da çalinacak! Çünkü 20’nci yüzyilin sonunda ulasilan tek kutuplu dünya düzeni, kibar bir görüntü kazandirilmis yeni bir sömürü düzenini yasama geçiriyor: Marka çilginligi, petrol ve silah lobileri, beyin göçü, kültür ve tarih hirsizligi, Soros’un fonlari ve Hollywood ile...