Yıllardır, özellikle Kurban Bayramı namazı hutbelerinde şu kıssa anlatılır:
İbrahim, oğlu İsmail’i yatırdı, kurban etmek istedi. Bıçak kesmedi. Sonra gökten bir koç indirildi...
Detayları bire-bir böyle olmasa da, bizim kutsal kitabımızın da değindiği bir kıssadır. Peki ama bir peygamber, çocuğunu niye kesmeye kalkar? Bu nasıl bir eylemdir? O dönemin arka planında ne vardır? Hangi din, nasıl bir siyasal yapı, en önemlisi, nasıl bir ekonomik zemin?
Ekonomik ve siyasal sistemler, başıboş bırakıldığında putçuluğu doğurur. Buna zemin hazırlayan en önemli etkende insan egosudur. Ekonomik ve siyasal sistemden beslenen putçuluk, toplumları korkunç ritüellere tutsak eder. Öyle ki, bu ritüeller yeni doğmuş çocukları bir putun önünde canlı canlı ateşe atmaya kadar varmıştır. Ekonomik ve siyasal yapılardan beslenen putçuluğu imhaya gelen Yahudilik ve Hristiyanlık da indiği zamanın toplumlarının ikiyüzlülüğü ve kitaplarının orijinalini muhafaza edememeleri nedeniyle- putperestlikten etkilendi. Tanrının ilahi hamleleri de bir strateji çercevesindeydi ve Hz.İbrahim’in milat alındığı bu stratejik plan akışında, kurban ve hacc rituelleri ortaya çıktı. Bu ritüeller esas itibariyle birer başkaldırı ritüelleriydi. Fakat biz bunları bilmiyoruz.
O halde din, topluma boyun eğdiren değil, küresel sömürüye karşı harekete geçiren, tavır aldıran bir faktördür ama bu, İsrailiyat’ın kaynaklarından beslenen bir hareket değil, Kur’an’ın özünden beslenen, neyi talep ettiğini bilen, ezilmişleri gözeten, hunharca kırıp dökmeyen bir harekettir. Mesele, din’i ve ibadetleri algılamamızın çok boyutlu olması gerektiğindedir.
Sayfa Sayısı
karışıkçokrenkli