Hayatınız bir roman olsa kitap nereden başlardı?
Amber’in Zaman Kapsülü’yle geniş kitlelere ulaşan genç yazar Figen Gülü’nün merakla beklenen yeni kitabı Kulaksız’ın Romanı, ailesinin beklentilerini karşılamakla kendisi olmak arasında sıkışıp kalan bir çocuğun esin verici hikayesini anlatıyor.
Bütün bireyleri müzikle uğraşan bir ailenin kulaksız ferdi Ercü’nün hayallerini ve ideallerini gün ışığına çıkaran bu sevimli roman, başkalarının çizdiği yoldan gitmek yerine, yüreğinin götürdüğü yoldan yürüyenlerin kararlı duruşunu yüceltiyor.
Dokuz yaş ve üzeri okurlarını, bireysel farklılıklar ve beceriler üzerine düşündüren Kulaksız’ın Romanı, hedefe ulaşmaya çalışırken karşılaşılan zorlukların ve hayal kırıklıklarının insanı nasıl olgunlaştıracağına vurgu yapıyor.
On yaşındaki Ercüment, müzisyen bir ailenin en küçük üyesi. Müzikle iç içe bir yaşama sahip olmak onun için büyük bir şans gibi görünse de Ercü bunun tam aksini düşünüyor. Çünkü o, müziği duysa da bir türlü hissedemiyor. Ercü, okuldan arta kalan zamanlarını ailesinin hayal ettiği gibi bir müzisyene dönüşebilmek ümidiyle kurstan kursa koşarak geçirse de, başarılı olabilmesi için bir iyilik perisine ya da sihirli bir değneğe ihtiyacı var gibi görünüyor. Zamanla gelişen olaylar Ercü’ye duyması gereken en önemli sesin, kendi iç sesi olduğunu hatırlatıyor ve onu yazarlık konusunda yüreklendiriyor
Kitabın hemen girişinde yönelttiği Hayatınız bir roman olsa kitap nereden başlardı? sorusuyla okurlarını düşünsel bir serüvene çıkaran Figen Gülü, Goethe’nin İsteklerimiz, içimizde yatan yeteneklerin birer elçisidir. sözüne atıfta bulunarak herkesi kendi isteklerinin peşinden koşmaya davet ediyor.
Kendi yolundan yürüyenlerin gönüllü elçiliğini üstlenen Kulaksız’ın Romanı, başkası gibi olup mutsuz olanlardansa, kendi gibi olup mutlu yaşayanların hayatlarına göz kırpıyor.
Renk Bilgisi
karışıkçokrenkli