Jar

Seksen darbesinden üç yil sonra… Dogu’da bir kasaba… Günün birinde kimselerin tanimadigi iki yasli adam, kasabadaki iki ayri meyhanenin bahçesine kurulup öfkeyle birbirlerine bakmaya baslar. Bu sabirsiz, öfke dolu iki adamin hikâyesi giderek onlari izleyenlerin hikâyesiyle bulusur. Kinle zehirlenmis roman kahramanlari öfkelerini yenmek için gücünü özellikle sözlü kültürden alan bir oyuna katilmaya karar verirler. Jar, kin duygusunun insan ve toplum üzerindeki izini sürerken, benzersiz bir kasaba portresi sunuyor okura. Uzaklara gidemeyen, kaybetmis, yara almis, kendi hatiralariyla yasamaya yazgili kahramanlarin iç dünyalarindaki çalkantilar, adim adim yaklasan bir siddetin gündelik hayatta nasil mayalandigini gösteriyor. Öfke ve siddetin pençesine düsmüs bir toplumun ruh halini resmeden etkileyici bir roman