“George Orwell'in 1984'te kurguladığı; Büyük Birader'in her şeye kadir olduğu bir düzende hiçbir bellek, yeniden yazılmış bir geçmişe, eski düşmanlıklara dayalı gerçekliklere, yeni söyleme dayanamaz.Giderek muhakeme gücünü yitirir, doğru da yanlış da ayırt edilemez hale gelir: ‘Geçmişin Gerçek Bakanlığı tarafından günü gününe çarpıtılması, düzenin varlığını korumak açısından Sevgi Bakanlığınca yürütülen baskı ve istihbarat çalışmaları kadar gereklidir.'
Günlük haber-yazı kaygısıyla olayların peşinden koşan bir gazeteci için bile, Türkiye gibi, başka ülkelerde on yıla sığabilecek gündemi biraz soluklanmadan, geçmişe dönüp bakmadan anlayıp yorumlayabilmek kolay değildir. Üzerinden yirmi yıl geçtikten sonra 28 Şubat'ı yazacağım diye yola çıkar, kendinizi 15 Temmuz darbesini izlerken bulabilirsiniz!
Bu kitabın serüveni de öyle oldu. Milliyet'le birlikte kendi bireysel tarihimizin sayfalarında dolaşmaya başlarken, eski geçmiş, yeni gerçeklik olarak karşımıza çıkıverdi.”
Derya Sazak, bu kitapta, Milliyet gazetesinde geçirdiği otuz yıl boyunca, 1990'ların yükselen sektörü medyada, dönemin güçlü isimlerinin aralarındaki mücadeleleri, gruplar arasındaki rekabeti, iktidar muhalefet kavgalarını, kazanan ve kaybedenleri, 28 Şubat'tan 15 Temmuz darbe girişimine kadar tanık olduğu gelişmeleri ve
gözlemlerini aktarırken, medya ve demokrasi tarihimizin tartışmalı dönemlerine ışık tutuyor. Bugün medyanın büyük bölümünün siyasal iktidara teslim oluşunun, muhalif gazetecilerin çoğunun ya işsiz ya da mahpus olmasının yakın tarihimizdeki kökenlerine işaret ediyor.
Sayfa Sayısı
karışıkçokrenkli