Bana göre yaratilarinin dokusuna yüreklerin sesini, sicakligini sindirememis olanlara gerçek anlamda sanatçi denemez; diyenler olmustur; olmustur ya, bunlarin hiçbirinin solugu, yasadigi günlerin ötesine geçmeye yetmemistir. Oysa dünden bugüne kalmis öykülere, romanlara, oyunlara, siirlere, kisaca yazinsal yaratilara baktigimizda, tümünün ortak bir özelligi oldugunu görüyoruz: Bize, bizi anlatmak; insanoglunun yüreginde olusan cenneti ya da cehennemi betimlemek. Yüreklerden yüreklere giden ince yollar açmak.Emin Özdemir, Insan Yüregine Yolculuk adli bu denemesel anlatisinda, okurlugunu yazarligiyla da besleyerek, baska yazarlarin isittigi yolda gördüklerini, gözlemlerle, yorumlarla, düsünsel ve düssel üretimlerle, filmlere de göndermeler yaparak aktariyor bize.Kitabinda yüzlerce kisiden söz eden Özdemir, bu yolculukta kimlerle karsilasmiyor?..Misir, Mezopotamya siirlerinden basliyor ise. Ardindan ötekiler geliyor: Homeros, Dede Korkut, Sapho, Turquato Tasso, Hayyam, Karacaoglan, Montaigne, Cervantes, Shakespeare, Balzac, Dostoyevski, Tolstoy, Turgenyev, Stendhal, Kafka, Rilke, Çehov, Gorki, Steinbeck, Faulkner, Hamsun, Pessoa, Céline, Borges, Mârquez, Saramago, Nâzim Hikmet, Canetti, Yasar Kemal...Özdemir, bu ozanlarla, düsünürlerle, yazarlarla, çalisma odasinin mütevazi masasinda yan yana geliyor, sohbet ediyor, insanlar arasinda gittikçe yayilan duygu yoksunlugu konusunda tartisiyor onlarla, anlatilardan sözün cani olabilecek bölümleri, düsünceleri öne çikararak, üzerinde durulmasi gereken evrensel sorunlari sezdiriyor. (Adnan Binyazar)
Sayfa Sayısı
karışıkçokrenkli