Türkiye'deki cari sosyoloji alaninin tözcü yatkinliklarca kusatilmis oldugu, bugün için gözüpek tüm bilim insanlari
tarafindan kabul edilegelen bir gerçek. Toplumsal varliklarin herhangi bir "asli" manaya sahip olmadigi
öncülünün, sosyolojik bir arastirma tasariminin sihhati açisindan ne denli belirleyici oldugunu ikrar etmis çok az
kisi var alan içinde ne de olsa. Sosyal teorinin toplumsal gerçekligi yansitmasi gerektigi kabulünden yola çikan
iliskisel sosyoloji, iste tam da bu türden kemiklesmis tözcü yatkinliklari kirmak, ortakduyusal karakterli sosyoloji
anlayislarinin farkinda bile olmadigi açmazlari asmak ve daha önemlisi, bütün bu hengâme içinde yönümüzü
bulmak için bize kavramsal bir alet takimi sunuyor. Iliskisel sosyoloji; kendimizi bulmak, bizi bilimsel kötürümler
haline getiren yatkinliklardan kurtulmak için lazim gelen “ontolojik bir dönüs”ün anahtari gibi görünüyor.
Sosyolojinin asli nesnelerinin [örnegin birey, toplumsal grup ya da kurum] görünür formlariyla kurulacak
dolaysiz iliskiye nester vurmak suretiyle "iliskisel perspektif", toplumsal varliklarin diger varliklarla mukayese
edildiklerinde bir mana kazanacagi varsayimindan yola çikar. Gözümüzün önündeki apaçik olgulardan ziyade
onlari farklilastiran ya da bir araya getiren iliskilerin yapisina odaklanir. Aranilan/kesfedilecek olan bireyin veya
grubun içkin özelligi degildir. Aksine onlarin iliskisel baglarini insa etmemiz gerekir. Basta da vurguladigimiz
üzere bu tarz bir düsünme/görme yatkinligi (a) kapsamli bir arastirma pratigini tesvik edecek, (b) sosyologa
refleksif bir hassasiyet kazandiracaktir. Nesnenin kimileyin bizi bastan çikarma gücüne kimileyin de nesneyle
denetimsiz iliski içine girme tuzagina karsi tetikte olmamiz arastirma sürecinin en kilit noktasidir. Bu baglamda
iliskiselcilik (c) alan içindeki pozisyonumuzu, hislerimizi ya da fikirlerimizi nesneye yansitma ve böylelikle de ona
kisa devre yaptirma faaliyetinden bizi uzak tutacaktir.
Yazar Adı
Christopher Powell
Sayfa Sayısı
karışıkçokrenkli