Peygamber’in tebliğ ettiği öğretiler, anlaşılıp hayata aktarılmadan dini yaşam eksik kalır. Bilinmeyen bir hayatın örnek alınma şansı yoktur. Peygamber’in hayatının öğrenilmesi ve öğretilerinin hayata aktarılması, imanın temel gerekliliklerindendir. Allah rasulü, meşhur veda hutbesinde bu gerçekliğe işaret edip Müslümanların idrakine sunarken “Sarıldığımız müddetçe asla dalalete sapmayacağımız” iki büyük emanetten birinin Kur’an, diğerinin ise “Allah’a yemin ederim ki, size gecesi gündüz kadar aydınlık, geniş ve takip edilecek bir yol bıraktım” diye tarif ettiği sünneti olduğunu beyan etmiştir. Gecesi gündüzü kadar aydınlık olan bu yolun sahibini tanımak ve onu hayatta modellemek, her Müslüman’ın birincil vazifesi olmalıdır.
Peygamber’i hakkıyla öğrenen insan, ideal mümin olma yolunda emin adımlarla yürüyecektir. Zira Peygamber’in ideal bir insan olarak Miladi 6. yüzyıl dünyasında, insanlığa sunduğu değerleri, bugün aynıyla öğrenip pratik sahaya çıkarma gayreti içinde olan Müslümanlar da ideal ilişki ağını kurarak toplumda yararlı ve sağlam karakterli insanlardan olacaktır. Bunun yolu, ideal insan Muhammed (a.s)’ın hayat serüvenini öğrenmekten geçer.
Allah rasulü, insanlara nasıl düşüneceklerini, olayların arka planına nasıl nüfuz etmeleri gerektiğini, dünyayı değiştirip dönüştürerek sapma içinde bulunan insanları, kulluk eksenine çekmek için Allah adıyla nasıl okumalar yapmaları gerektiğini öğretmiştir. Kulun Allah ile ilişkisinin hangi düzlemde ve zeminde olması gerektiğini vazetmiş, insanın kendi nefsiyle, başka insanlarla ve eşya-evren ile nasıl bir ilişki içinde olması gerektiğini öğretmiştir. Kula kulluğu, ellerinin tersiyle itip tevhid, adalet ve özgürlük temelinde bir dünyanın inşasının nasıllığını pratize etmiştir. Hayatı anlamlı kılmak için nasıl ve hangi değerler muvacehesinde şekillendireceklerini öğrenebilecekleri tek adres hatem’ul enbiya Muhammed (a.s)’dır. Allah rasulü, bu bağları hangi kriterlerin esas alınarak tesis edileceğini bizzat yaşamıyla göstermiştir.
Allah rasulünün hayatı, bu bakış açısıyla okunup öğrenilmelidir. Dinin doğru anlaşılmasının yolu, Peygamber’in hayatından geçer. Allah rasulü, dini bize, en yalın ve doğru şekilde tebliğ edip, anlam ve muhtevasını bizim için belirgin bir şekilde ortaya koymuştur. Düşüncenin temel taşları olan kavramları yerli yerince oturtabildiğimiz ölçüde dini doğru anlarız. Düşüncenin omurgasını kavramlar oluşturmaktadır. Allah rasulü, İslam’ın önceliklerini ve İslam düşüncesinin temelini oluşturan kavramlarını en yalın ve doğru bir şekilde açıklayıp bu konuda bizleri bilgilendirmiştir. Bizler, siyeri iyi öğrenebildiğimiz ölçüde dinin temel kavramlarını zihinlerimizde sağlam temellerde oturtabiliriz. Peygamber’in hayatını detaylı öğrenmeyenlerin bu gerçekleri öğrenmeleri mümkün gözükmemektedir.
Kur’an’ın kendi doğal bağlamında anlaşılması, Peygamber’in anlaşılmasıyla at başı gitmektedir. Kur’an’ın ne dediğini daha iyi anlamak için Peygamberin siretini iyi anlamak gerekir. Kur’an’a ilk muhatap olan ve insanlığa Kur’an’ı açıklayıp tebliğ eden ve insanları arındırmak için çabalayan Allah rasulünü anlamak, vahyin amacına matuf bir hayatı yaşamayı beraberinden getirecektir. Zira Kur’an’ı insanlığa taşıma görevini yüklenmiş olan Peygamber, onu en iyi bilen, yaşama aktaran yegâne mercidir.
Detaylı bir siyer müktesebatı oluşturulmadan rehberlik konumlandırılamaz. Allah Teâlâ’nın nasıl bir insanı bize rehber tayin ettiğini tanıyıp bilmeyenler yanlış zihin kodlarına sahip olurlar. Oluşturulan Peygamber algıları yanlış din algılarının zemini oluveririler. Onun kadir ve kıymetini bilebilmek ve yaşantısını örnek edinebilmek için siyeri öğrenmek gerekmektedir. Aksi takdirde sapkın din algılarının kapıları aralanmış olur. Muhammed (a.s)’ın peygamberlik öncesi 40 yıllık yaşamı ve bu yaşamın üzerine vahyin inşa ettiği 23 yıllık hayatı iyi tahlil edilip anlaşılmadan İslam’ın öngördüğü yaşam modeli anlaşılamayacağından bu bağlamda siyer önemli bir kilit taşıdır.
“Hz. Muhammed
Yazar Adı
Mehmet Hanifi Tosun
Sayfa Sayısı
karışıkçokrenkli