Gün boyu üstünde düsünmeden yaptigimiz edimlerden biridir gülmek. Peki ama gündelik hayatimizda bizi güldüren seyler nelerdir, kimlere güleriz? Okudugumuz ya da seyrettigimiz bir yapitta komik olan nedir?... Bu sorular üzerine düsünmeye basladigimizda gülme ediminin hiç de o kadar anlasilir olmadigini, Aristoteles’ten günümüze derin düsünmelerin konusunu olusturdugunu fark ederiz... Henri Bergson, Gülme adli bu denemesinde bizi bu sorularin cevaplariyla karsi karsiya getirmekte, hayatin ayrintilari üzerinde düsünmeye davet etmektedir...
Komik olan sey dogada degil, insanda vardir. Insan bedeninin çesitli durumlari, jest ve devinimleri, bu bedeni bize basit bir makine olarak düsündürttügü ölçüde gülünçtürler.
Dolayisiyla yasamin iç yumusakligina uymayan bir katiligin oldugu yerde, kilik degistiren bir toplum, komik vardir. Komik, özden üstün olmak isteyen biçimdir; dikkatimizi insanin ruhsal yanindan çok, bedensel yanina çeker. Bir kisi bize ne zaman bir nesne izlenimi verse güleriz.
Yineleme, tersine çevirme, rollerin degismesi, yasamin makinelestirilmesi... Dogalligi bozulmus her düsünce ve davranista komik bir yan buluruz. Kisinin toplumla istemdisi, bilinçsiz devinim, gülmenin temel kosullaridir.
Bir insan baskalarini ve kendini tanimadan ne onlara ne de kendine uyum saglayacagindan katilik, özdevinim, dalginlik, topluma uyumsuzluk ortaya çikar ve komik bir karakter olusur.
Gülme’de özel olarak cevabi aranan soru, topluma uyumsuzlugun neden gülmeye yol açtigi sorusudur. Hayatin ayrintilari arasinda kaybolmak isteyenlere...
(Arka Kapak)
Sayfa Sayısı
karışıkçokrenkli