Gilles Deleuze

“Deleuze?...Birçok bakimdan bu, Gilles Deleuze’ün kendisinin de sormus olabilecegi bir soru. Deleuze, hiçbirseyi oldugu gibi kabul etmezdi ve hayatinin gücünün ama yalnizca insan hayati degil, her türlü hayatin gücünün sorunlar gelistirme gücü oldugunda israr ederdi…” Claire Colebrook son derece akici bir üslupla kaleme aldigi bu çalismasinda, Deleuze yorumcularinin çogunlukla yaptigi gibi Deleuze'ü kronolojik olarak ele almiyor. Yapitlarini bir bir irdelemek yerine; Deleuze'ün özgün terminolojisi ve kavramlari üzerinde duruyor. Deleuze çalisma hayati boyunca ayni kavramlari farkli baglamlarda tekrar tekrar gelistirmis bir felsefeci. Colebrook da Deleuzecü bir yaklasim benimseyerek, ise bastan basliyor ve dogrudan dogruya kavramlar üzerinde yogunlasiyor. Deleuze'ün karmasik ontolojik projesi ve terminolojisine açiklik getirmeye çalisiyor ve bunda da basarili oluyor.Colebrook, Deleuze’ün felsefeci olarak ne önerdigini anlamak istiyorsak, öncelikle felsefenin sanat ve bilimle niçin iliskili oldugunu anlamamiz gerektigini söylüyor bize, çünkü Deleuze önemli felsefi fikirlerini bilim ve sanattan yararlanarak gelistirmis bir felsefeci. Edebiyat, sanat, psikanaliz, felsefe, genetik bilimi, film, toplumsal teori vb. alanlarda düsüncenin labirentinde geziniyor. Gündelik hayattan örnekler alip sonuçlar çikarmak yerine, uç boyutta düsünmeyi talep ediyor bizden. Yeni düsünce ve yazma üsluplari yaratiyor. Hayati dönüstürmeye yönelik yeni düsünce tarzlarinda israr ediyor.