Genetik Devri’m

Insan Kopyalandi mi? Gelecekte, torunlarimizin, biyoloji laboratuarlarini basip kopya insanlarin listesini çalarak doga disi yaratiklarini, yani kendi müsveddelerinin avina mi çikacaklar? Eger bunlari merak ediyorsaniz, bu kitabi mutlaka okuyun. ama bu kitapta, “ay ne iyi, kellige de çare bulundu, artik kimse sisman olmayacak“ sevincini bulamazsiniz. Çünkü bu kitabin asil derdi sudur: Yüzyillardan beri güzelligi tanimlarken “kiraz dudakli, elma yanakli, kalem kasli, hokka burunlu“ derdik. Milenyumun insani, güzelligi tanimlarken artik “pitbull disli, kaplan hizinda, balina gibi yüzen, kartal gibi uçan sahane biri“ mi diyecek? Ya da anilarin sentetik yoldan imalati mümkün mü? Genetik’te her saat yeni bir gelismenin yasandigi günümüzde, bilimin sifreli dilini çözmek ve geri planda yatanlari görmek istiyorsaniz, yine bu kitabi okumaniz gerekir. Atom karincalarin, küçük dev moleküllerin nasil canlandigi; sonra hücre tipi canli evinde ikamet eden akilli DNA ve sapsal RNA’nin marifetleri; yani “ikili sarmal“, genler, kromozomlar, hepsi bu kitapta... Su virüs dediklerimiz meger mikrobun teki miymis? Hayatta en hakiki mürsit genetik bilimi mi? Gen tedavisi, her derde deva ise; “beni kanser ettin“ lafi tarihe mi karisiyor? Ölümsüzlük, aslinda ölümün kendisi mi? Ve ölümden de beteri, Biyokapitalizm çaginda bir “Amerikan Kabusu“ olan Biyofasizm de kapimizi çalinca ne yapmaliyiz? Iste bu kitapta cevap söyle veriliyor: Bedenimizi kopyalayabilirsiniz, ama ruhumuzu asla!.. (Arka Kapak)