Freud’un psikanaliz çalışmalarına başladığında aşması gereken en büyük engel
cinsellikle ilgili değildi. Asıl zorluk, öznenin özsel ve sabit bir mükemmel
benlik temsilcisi olmadığı için özgür irade kullanmasının, özgür düşünmesinin
olanaksız olduğunu dünyaya ilan etmekti. Freud’un bunu ilan etmesi hemen
herkesin keyfini ciddi biçimde kaçırmıştır. O güne değin öznenin bağımsız bir
iradeye, güçlü bir mantığa, olayları doğru değerlendirme gücüne sahip olan ve
doğru bilgiyi kendi başına bulup bundan sapmayacak bir yapıya sahip olduğu
inancını sarsan düzinelerce olguda özne şaşırtıcı biçimde farkında olmadan bir
başkasının dilini kullanıyor ve onun doğrularına göre ezbere davranıyordu.
Ancak özne kendi kişiliğinin içsel-özsel bir kökene sahip olduğuna olan
inancının yardımıyla aslında kişiliğinin dışsal bir yapının yansıması olduğu
gerçeğinin üzerini ustaca örtmekteydi.
Mutluhan İzmir (Psikiyatri Uzmanı)
Freud modern insanın bilinciyle özdeşim kurmasının çekiciliğini ortaya koyup,
onun kendisini sadece bilincinden oluşmuş bir varlık gibi görmesinin bir
yanılsama olduğunu belirterek kararlı bir adım atmıştır. İnsan bilincini
yücelterek onu mucize performanslar sergilediğine inandığımız bir düşünen
makine olarak nitelendirmekten kaçınmamızın nedeni şudur; insan bilinci öyle
bir makine olsaydı bile basitçe, gösterenin çağrısına yem olmadan öznenin
toplumsal konumunun getirdiğinin ötesinde bir düşünce üretemez. Bilinçdışını
tanımlanmış bir alana dönüştürmek amacıyla, kullandıkları tekniğin yalnızca
sözde serbest çağrışım yöntemine dayandığını söyleyen analistlerden buna
gelen tepkiyi ironik olarak görebiliriz. Freudcu üst belirlenimi bilmek, bunu
bilmek demek, simgesel belirlenimi bizim getirdiğimiz aşamada bilmek
anlamına gelir. “Ancak bu üst belirlenimi rastlantının yasalarının önüne
koymamalıyız çünkü bu yasalar simgesel belirlenimin yasalarıdır.”
Lacan
Sayfa Sayısı
karışıkçokrenkli