Freud Görüntünün Ortasındaki Karanlık

Freud efsanesini yeniden tartismaya açan kitapta, Freud’un gizli kalmis yönleri ve “sarlatanlik“ iddialari genis yer buluyor. Sefalet içinde geçen günlerine ait ayrintilari gizlemeye çalismasi ve belgeleri yok etmesi, en derin tutkusu bir “kahraman“ yaratmak olan Freud’un “kisisel tarihini yeniden yazdigi“ iddialarini destekler nitelikte. Hastalarina ve dostlarina tavsiye ettigi kokaini uyarici olarak kullanan Freud, nisanlisi Martha Bernays’a gönderdigi bir mektupta; “Harika bir ilaç, depresyona karsi düzenli olarak aliyorum. Sonuç mükemmel.“ diyor. Freud söz konusuysa, tarafsizlara rastlamak hemen hemen imkansiz. Kimi Freud’a taparken kimiyse onun bir sarlatan oldugunu ispata çalisiyor. Breger, iki grubun görüslerine de yer veriyor kitabinda. Alman romantik yazininin en güzel örneklerinden gösterilen yirmi bini askin mektup yazan Freud, etkileyici edebi yeteneklerini psikanaliz hareketinin tarihi kadar kendi kisisel efsanesinin sekillenmesinde de kullanir. Kalemi o kadar kuvvetlidir ki bugün bile tartismalarin içerigini belirlemeyi sürdürüyor. Freud, süpheye yer birakmayacak sekilde kadinligi “pasiflikle“ es tutarak bunu “mazohizme“ baglar. Erkekligi ise “aktiflik“ ve “sadizm“le bir tutar. Ayrica kadinlarin erkeklerle aralarindaki anatomik farki kesfettiklerinde, “penis kiskançligi“ yasadiklarini ileri sürer. Hep savundugu özgür düsünceleri ailesine karsi uygulamayan Freud, karisini tahakküm altina alir ve ataerkil - muhafazakar bir davranis biçimi sergiler. Zaten üst üste gelen alti çocukla cinsel iliskileri donuklasir ve duygusal heyecan kalmaz. Freud ailesinin atmosferini; duygusal ve cinsel kontrol, siyasi tutuculuk, disilige ve erkeklige karsi geleneksel tavirlar belirliyordu. Sigmund Freud savaslari bitecek gibi gözükmüyor. Ancak taraflarin ortak noktasi, Freud’un 20. yüzyil düsünce biçiminin sekillenmesinde ruhbilimle ugrasan diger bilim adamlarindan çok daha fazla katki sagladigi.