Kulaklarına fısıldanan sesleri en çok duyan,
içlerinde biriken zehri farkına varmadan ekip biçenlerin hikâyeleri…
“Göbeğim büyümüş iyice. Her şeyi karnımda toplamışım. Bütün o özlediklerim, özendiklerim. Bıktıklarım, biriktirdiklerim. Hepsi dert olmuş. Karnımda. Perdenin arkasından sokağa bakıyorum. Dışarda gürül gürül akan bir dünya, bensiz. Herkes bir yerlere gidiyor. Telefonlar ellerinde. Ya konuşuyor, ya mesaj yazıyor ya da fotoğraf çekiyorlar. İnsanları var. Ben evde tek başıma.”
Hayatın yokuşu kaderdendir. Kimine düz, dertsiz olan sokak kimine alabildiğine dik bir yokuştur. Gözünü yokuşun başına dikmezsin, başını eğersin yıldırmasın diye, dayanabildiğim kadar dayanayım diye, gücüm yettiğince sürdürebileyim diye, başını eğer, katlanmanın bir yolunu ararsın.
En çok biriktiren, en çok gölgelerine, gölgelere sığınanların… Kulaklarına fısıldanan sesleri en çok duyan, içlerinde biriken zehri farkına varmadan ekip biçenlerin hikâyeleri…
İçe dönük, hayatlarının kıyılarında kalmış, bırakılmış, yaralı, yaralarını kimseye göstermeyen hüzünlü kadınların hikâyeleri. Belleri bükülürken gölgelerinin biriktirdiği karanlık yanlarını taptaze taşıyanların…
Sayfa Sayısı
karışıkçokrenkli