Paris, New-York, Berlin ve Bordeaux'dan sonra Istanbul'un uçlarina, ortasina ve arkasina dogru bir seyahat... "Istanbul beni dagladi, delik desik etti, tek memesinden emzirdi, zehrini siringaladi içime, beni büktü, kirdi, canli canli yakti, pihtilastirdi, uçurdu, itti, geri çekti yarim yüzyil boyunca içinden geçerken içsesi kildi. Kusluk vakti, öglen, gecenin dibi, dinledim onu, nefesi nefesime karisti, emdim ve kustum onu. Damarlari gövdemde yolalmayi sürdürdü. Düsümde düslerini gördüm. Uç noktalarinda, kuytu derinliklerinde, kiyilarini kateden ve onu kemiren, istilâ etmeye hazir dev su kütlesine karistim. Sonsuza ayarli bir valsin girdabindaydi Istanbul: Ben, siz, hepimiz zamanlarinin, hareketlerinin, arizali nabzinin kurbanlariydik. Karman çorman belleginin: Herbir ögesi sinirsiz bir çöle ait kum yazisinin harfleriydi ve Tarih, tarihi, imparatorlardan sultanlardan toplumun aforoz ettiklerine, varsil ailelerden berduslara, sairlerinden sehitlerine, ortamali dilinden kayis diline, katlanmis haritasindan özel kokusuna, öfkeli kabarislarina, vecde gelislerine uzanan bir tasnifsiz yigindi: Günbatiminda, Körler Rihtiminda durdugumuzda, cehennemin yalimlarina göre tarifini bulan özel isigi karsisinda dilsiz, kilitlenirdik."(Tanitim Bülteninden)
Sayfa Sayısı
karışıkçokrenkli