Çılgın Kızlar Çetesi

Otuzlu yaslar herkes için zor yaslardir. Hayatta ne yaptiginizi, neleri yapamadiginizi sorgulamaya baslarsiniz. Hayat o zamana kadar size pek cömert davranmadiysa, bu yaslar bazen çok buhranli olabilir. Üstüne bir de sikintili çocuklugunuzun hayaletleri pesinizi birakmiyorsa ve evlenip çocuk yapma olasiliginizin sizden gittikçe uzaklastigini görüyorsaniz is iyice zorlasir. Çilgin Kizlar Çetesi’nin bas kahramani Janey Fabre, tüm bu sorunlarin arasinda kendine bir çikis ararken grup terapisine katilmaya karar veriyor ve tüm hayati degisiyor. Terapide tanistigi ’kizlar’ ve o, sonsuz güvenin mümkün oldugu gerçek dostlugun ve kadin dayanismasinin gücünü kesfediyorlar. Özgüvenlerini tazelemeye çalisiyorlar. Iste yoldan çikmalari da bu zamana denk düsüyor. Janey ve diger ’kizlar’, Janey’in onu çok kiran eski sevgilisi Tobias’a bir oyun oynamaya karar veriyorlar. Ama oyunlari istedikleri gibi yürümüyor ve isler tam anlamiyla arap saçina dönüyor. Kitabi okurken bir yandan kizlarin basina gelen eglenceli olaylara gülerken bir yandan da Janey’in geçmisiyle barismasina tanik oluyoruz. Yogun temponuzda sizi ferahlatacak kadar ’kolay okunan’ ama ayni zamanda oldukça derinlikli, kendinizden de bir seyler bulabileceginiz bir ’kadin’ öyküsü okumak istiyorsaniz, bu kitap tam size göre!