“Orada Fafa... Sarı çantada ve kanlar içerisinde, orada...”
“Kan içerisinde mi? Neler söylüyorsun Fatoş?”
“Aralık gözleri insana bakıyor Fafa, kızıl kıvırcık saçları ve aralık gözleriyle…”
“Kim? Allah aşkına kimden bahsediyorsun?”
“Kesik baştan Fafa... Çantanın içerisindeki kesik kafadan.”
İkisinin de adı Fatma’ydı. Birbirlerine “Fafa” ve “Fatoş” diyorlardı. Bu iki genç kız, Berlin Konservatuvarı’nda eğitim almak üzere Almanya’ya gitmişti. Ancak trenden inip otele vardıklarında bagajlarının arasına karışmış sarı bir çanta dikkatlerini çekti. Açıp baktıklarında, çantanın içinde bir kesik baş olduğunu gördüler. Akıllarında tek bir soru vardı artık.
Bu başı ne yapacaklardı?
Berlin’de bir seri katil, birbirinin eşi, elden ele gezen, karışan çantalar, Türk rakkasesi Şehrazat, ödül peşinde bir Beyaz Rus: İvan Rabakoviç, Macar asıllı ajanlar, kendisine “Teddy” denilen Tevfik Mahmut, Amerikalı boksör Jems Rowling… Suat Derviş, bu soluksuz polisiye romanında sizi birkaç günlüğüne Berlin sokaklarında gezdiriyor. Daha sonra İstanbul’un Bir Gecesi romanında da yapacağı gibi, size şehri gezdirirken en lüks otellerden en ucuz pansiyonlara, en zengin Almanlardan en yoksul mültecilere kadar farklı millet ve sınıflardan karakterin maceralarını iç içe geçirerek, bir şehrin ruhunu âdeta ete kemiğe büründürüyor.
Barbaros Altuğ da “Berlin’in Değiştirdiği Bir Yazar, Suat Derviş” başlıklı yazısıyla Suat Derviş’in Berlin’le ilişkisine, bu şehrin yazarın hayatındaki ve kariyerindeki önemine değiniyor.
Sayfa Sayısı
karışıkçokrenkli