Yazmak, var olmaktır…
Bu var oluş, “oku”manın emir çekiminden “yaz”manın kutsallığına giden yolda söze sığınmaktır.
Yazmak, sırra dokunmaktır…
Kelimelerin dünyasına destursuz girmektir. Bu hak, yalnız ve ancak sanatçınındır.
Yazmak, fark yaratmaktır…
Yazmak, direnmektir...
Hayata, ölüme, yok olacak olana karşı “asil bir direniştir.”
Şuurlu bir “duruş”, vazgeçilmez bir tavırdır bu…
Yazmak, yeniden yorumlamaktır hayatı…
Yazmak; zaman, mekân ve insan bağlamında eski ile yeni arasında yepyeni köprüler kurmaktır. Herkesin baktığından farklı görebilmektir.
Hayatın merkezine “oku”manın ve “yaz”manın erdemini alma cesaretini göstermek, işin künhüne varmaktır.
Yazmak, herkesleşmekten korkup “kendi olmanın” savaşını vermektir.
Yazma sanatı, yazarla okurun kurduğu ve hiç kimsenin araya giremeyeceği bir yakınlığın meydana getirildiği eşsiz bir dünyadır.
Bu dünya, kurulan zihinsel yakınlığın özelliğine göre anlam kazanır.
Bazen derin, bazen sığ, bazen çetrefilli bir dünya…
Renk Bilgisi
karışıkçokrenkli