Ludwig van Beethoven’ın müzik hayatı 1780’lerde, Almanya’da,
ailesini geçindirmek için saray orkestrasında viyola çalmasıyla
başlamıştı. Mutsuz ve öfkeli babasının evde yarattığı kasvetli
havayı, en çok kardeşi Karl’la, Ren Nehri kıyısında zaman geçirerek
kırıyordu. Giderek yitirdiği işitme yetisine rağmen, müziğini doğaya
duyduğu sevgiyle bestelemek ve büyük kitlelere erişilir hale getirmek
istiyordu. Sarayda ya da birinin emri altında değil, halkın içinde,
herkes gibi yaşayarak yapacaktı bunu. Çünkü Beethoven’a göre
müzik, soluduğumuz hava kadar doğaldı ve herkes içindi.
Klasik Batı Müziği’nin önemli bestecilerinin yaşamlarını 2006’dan
bu yana çocuklar için romanlaştıran yazar, viyola sanatçısı ve
akademisyen Göknil Özkök, bu kez doğanın sesini, renklerini,
biçimlerini, kokularını müzikle anlatmayı hayatının
amacı olarak gören; aksi mizacının ardında yüreği
merhametle çarpan, çağlara ilham olmuş bir ozanın,
Ludwig van Beethoven’in yaşamını kaleme alıyor.
Sayfa Sayısı
karışıkçokrenkli