O yil bahar erken gelmisti, animsiyorum. Önce lekesiz bir aydinlik içinde günes çikmisti. Arkasindan birden gökyüzü kararmis, bulutlar çatilarin üstüne kadar alçalmis, bardaktan bosanircasina yagmur yagmaya baslamisti. Simsekler çakiyordu, gök gürlüyordu, çiglik çigliga kaçisiyordu insanlar sokaklarda. Yildirimlarin bulutlari yirtarak çatal çatal inisleri içimi ürpertiyordu.
Siirler yazardim o zamanlar. Atesli tutkular, çiçekler, ay isiklari ile örülü siirler. Hangi gizemli içgüdünün etkisiyle bilinmez, askla ölüm, birlikte büyürdü yüregimde. Hiçbir sey belirli degildi. Çizgiler o kadar daginik, o kadar saydam, çevremdeki her sey, öylesine savruk ve o kadar bunaltili bir olus içindeydi ki...
Gerçeklikten düs dünyasina, geçmisten simdiye, animsamalardan betimlemelere geçerek kitap, insani gitgide saran bir tempoyla ilerliyor. Romanci, kendi içine kapanmis bir kisinin dramini büyük bir incelik, ama amansiz bir nester vurusuyla vermeyi basarmistir...
Philippe Brunetiere (Les Nouvelles Litteraires, Paris, 1966)
Ustaca yazilmis, inandirici bir psikolojik tablo...
Andre Miguel (Le Monde-Paris, 1966)
Insanin iç dünyasinda yogunlasan bakis, yaraticiligin kendini irdeleyen sesi, hayati simgelestirme egilimi, anlatimda gerçeklestirme özeni...
Prof. Dr. Gürsel Aytaç (Gösteri dergisi,1991)
(Arka Kapak)
Sayfa Sayısı
karışıkçokrenkli