İbnü’l-Arabî ile Said Nursi’nin Muhabbet ve Aşka Dair
Mütekabil Görüşleri
“Muhabbet asl-ı vücûddur.”
İbnü’l-Arabî, el-Fütûhâtü’l-Mekkiyye, 3/484.
“Âlemde muhabbete dayalı olmayan (hubbî olamayan) bir hareket yoktur.”
İbnü’l-Arabî, Fusûsü’l-Hikem, 204.
“Cenâb-ı Allah, âlemi ancak sevgiden (hub) yaratmıştır. Bu nedenle de sevgi tüm makamlara ve hallere eşlik etmiş ve bütün her şeye sârî olmuştur.”
İbnü’l-Arabî, el-Fütûhâtü’l-Mekkiyye, 7/153.
“Muhabbet, şu kâinatın bir sebeb-i vücududur. Hem şu kâinatın rabıtasıdır. Hem şu kâinatın nurudur, hem hayatıdır. İnsan, kâinatın en câmi’ bir meyvesi olduğu için, kâinatı istila edecek bir muhabbet o meyvenin çekirdeği olan kalbine dercedilmiştir. İşte şöyle nihayetsiz bir muhabbete lâyık olacak, nihayetsiz bir kemal sahibi olabilir.”
Nursi, Sözler, 358.
“…bu kâinat, insan için halkedilmiş ve insan ise marifet ve muhabbet-i İlahiye için yaratılmış…”
Nursi, Lem’alar, 356.
“…insan için en mühim âlî maksad, Cenab-ı Hakk’ın muhabbetine mazhar olmasıdır.”
Nursi, Lem’alar, 57.
Ezelî ve ebedî olan aşk-ı mukaddes-i ilâhî her şeyin mebdeidir. İnsanın, kâinat ve içindekilerinin varlığının ve bekâsının sebebidir. Her hareketin, faaliyetin ve değişimin arka planında söz konusu muhabbet ve aşk bulunur. İnsanın varlığından ileri gelen en temel vazifesi Cenâb-ı Allah’ın muhabbet tahtındaki cemâl ve kemâl tezahürüne âşıkâne bir tarzda mukabele etmektir. Böylesi bir mukabeleye giden yol ise imandan, ubudiyetten ve marifetten geçmektedir. Kısacası Allah, kâinat ve insan ilişkisi hakikatte bir muhabbet ve aşk ilişkisinden ibarettir. Elinizdeki bu eser bu ilişkiyi muhabbet ve aşk bağlamında ele alan Muhyiddîn İbnü’l-Arabî (öl. 638/1240) ve Bedîüzzaman Said Nursi’nin (öl. 1960) konu ile ilgili görüşlerinin bazı başlıklar itibariyle mukabelesini ihtiva etmektedir. Muhabbet ve aşkı ârifâne ve hakîmâne bir tarzda ele alan her iki muhakkikin konuya ilişkin görüşleri için hulâsa bir çalışmadır.
Yazar Adı
Abdulvehap Erin
Sayfa Sayısı
karışıkçokrenkli