Bütün sanatların temel meselesi, bilindiği gibi insanı tanımaktır. Mesleği bizler gibi yöneticilik olanların, aynı zamanda bir sanat dalına ilgi göstermeleri, bu uğurda atılmış adımların en anlamlısı olsa gerek. Çünkü bilindiği gibi insanı tanımadan topluma hizmet etmek mümkün değildir.
Böyle düşününce, yönetici mesaisinin kalitesi aslında onun bekleme odasının kalitesiyle de ilgilidir. Bir sanat dalıyla uğraşmak, herhangi bir sanatı amatör olarak icra etmek, bize göre dinlenme alanlarının en güzelidir. En niteliklisidir. İnsanı anlama okulunun en güzel öğretmenidir.
Bu şiarla yıllar önce elimize aldığımız fotoğraf makinemiz, bize uzun yolculuklarda, farklı kültür ve iklimlerde yarenlik etti, yoldaşlık etti. Yaşadığımız en ilginç anlara tanıklık etti.
Uzun vazife toplantılarından sonra, farklı bir kültürün bir ürünü, sokaktaki bir çocuk oyunu, bir yaşlı kadının jesti, gülüşü veya cömert ikramı, bir sürücünün ilginç davranışı, bir gün batımının o iklime has görüntüsü hep ilgi alanımıza girdi.
Uzun yıllar boyunca farklı kültürlerin izini sürdük. İnsanların, farklı kültürlerin en özgün “an”larını kadrajımıza almaya gayret ettik. Elbette her karenin bizde ayrı bir hikayesi var. Hepsi birleşip uzun ve engin insanlık ırmağına açılıyorlar.
Nihayetinde her şey, her zaman
“O an” içindi. O anı yakalamak, bütün ruh haliyle kadrajlamak ve saklamaktı bütün derdimiz.
Fotoğraf dünyaya bakmanın ve anlamanın anahtarıdır. Murat Aydın bu perspektifle dünyaya bakan, fotoğrafçılığı iyi olan adamlardan biridir.
-Ara Güler-
Usta fotoğrafçılardan söz açıldığında sık sık söylenen bir söz vardır. Kimi sadece bakar kimi ise görmeyi bilir. Kurs öğrencilerime hep söylerim: “Arkadaşlar, sadece deklanşöre basmakla fotoğraf olmuyor.” Bu düşünceler, Murat Aydın’ın fotoğraflarını incelediğimde aklıma ilk gelen şeyler oldu. Gerçekten de Murat Bey görmeyi çok iyi başarıyor. Gezip gördüğü konuları, ustalıkla bize aktarmayı başardığı gibi, doğru anlarda deklanşöre bastığında hissettiği heyecanı fotoğraflarında bize yani izleyicilere ulaştırabiliyor. Fotoğraflarının önemli bir oranı insan ağırlıklı olduğundan, insan/mekan ilişkisini, geri planları bilinçli olarak yerleştirmeyi çok iyi başarıyor. Böylece akılda kalıcı, iyi işler yaratıyor. Dahası, Murat Aydın’ın, yıllardan beri olgunlaştırdığı tarzı hemen hemen tüm fotoğraflarında kendini belli ediyor.
Murat Aydın’ın fotoğraflarında görülen ve hissedilen ışığın hiç sönmemesi, güzel işlerini Türkiye fotoğrafına armağan etmeye devam etmesi dileğiyle.
-İzzet Keribar-
Fotoğrafçı kendi an’ına tanıktır ve tarihe kayıt düşer. Murat Aydın dolaştığı coğrafyalarda an’a tanıklığını fotoğrafçı gözüyle bizlere sunmaktadır. Tebrik ediyorum.
-Süleyman Gündüz-
Dünyanın dört bir yanından binbir rengi yansıttığı fotoğraflarında, inancın şekillendirdiği yaşamları, doğayla bütünleşmiş insanları ve daha nicesini işleyen Murat Aydın, farklı bir kimlikle karşımıza çıkıyor. Fotoğraflar, muhabbetin gücünü, hayvan sevgisini, emeğin kutsiyetini, pencerelerin arkasında saklı hikayeleri anlatıyor. Murat Aydın anı dondurmakla kalmamış, anın içinde yer almayı başarmış. Böylelikle her fotoğraf kendi hikayesinin anlatıcısı olmuş.
Bakmak ile görmek arasındaki farkın yanı sıra sanatçının fotoğrafa kattığı en büyük değerin kadraj ve konuya bakış açısı olduğunu ve mesajın bununla iletildiğini bütün bu eserlerde fark ediyoruz. Fotoğraf karesine sığdırdığı portrelerde yakaladığı ince detaylar, objektifin arkasındaki gözünün keskinliği dışında, bütünsel yaklaşımının da göstergesi.
Murat Aydın’ın kalp gözünden yansıyan bu kareler, fotoğrafa gönül vermiş herkesin ilgisini çekecektir. ‘An’a tanıklık çalışmasında yabancısı olmadığım coğrafyalarda yılların getirdiği değişimleri gördüğümde, zamanda yolculuk yapma imkanı buluyorum. Kabe’de tavafla zamanı yavaşlatan Aydın, Ganj kıyısındaki Hindu ritüeliyle insanın yaratana olan sadakatini anlatıyor. Böyle bir çalışmayı gelecek nesillere aktardığınız için gözlerinize, yüreğinize sa
Çevirmen
Fatma Büşra Helvacıoğlu, Didem Dinçsoy
Sayfa Sayısı
karışıkçokrenkli