1957 yılında Cezayir'de savaş alanlarını gezerken, beyaz sakallı yaşlı bir Cezayirli, kolumdaki ayyıldızı görerek "Tunuslu'musun?" diye sordu. "Hayır, Türk subayıyım" dedim. Kolumda tuttu, beni bir sandalyeye oturttu, yüzümü uzun uzun inceledi ve "Müslüman mısın?" diye sordu. Şaşırdım; "Türk Hıristiyan var mı?" diye sordum. Utandı, "Mustafa Kemal, dini kaldırmış diyorlar" dedi. O zaman 12 yıl cepheden cepheye koşan dayılarımdan bana en kıymetli miras olan Kur-anı çıkardım ve birkaç sure okudum. Adamın gözleri doldu. Düşündü ve birden "Mustafa Kemal peçeyi nasıl kaldırdı?" diye sordu. "Kanun çıkartmadı. Kadınlarımız ona inandılar, peçeyi attılar" dedim. İhtiyar Cezayirli göğüs çevirdi ve "biz yapamadık" dedi.
Ben; Allah'ı olmayan, ahlaksız ya da dinsiz bir Türk askeri görmedim. Biz askerler Allah'ımıza inanarak, dua ederek yaşar ve savaşırız.
Allahsız Avrupa, Güneydoğu'da şehit düşen askerlerimize de saldırıyor.
Allah ve Asker; bizim şiirimizin, edebiyatımızın, musikimizin kutsal konusudur.
Büyük şair Mehmet Akif, "Çanakkale Şehitlerine" şiirinde ne diyor?
"Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker,
Gökten ecdat inerek, öpse o pak alnı değer,
"...............................
Ordu - milletlerin en çok dövüşen, en sarpı
Adamış sevgili Allah'ına bir böyle yap........
Bir neferdir, bu zafer mabedinin mimarı"
Türk genci, Türk çocuğu! Çanakkale ya da Sakarya'ya uğrarsan Necmettin Halil'in "Bir Yolcuya" şiirinden şu beyti oku!..
"...Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda,
Gördüğün bu tümsek Anadolu'nda,
İstiklal uğrunda, namus yolunda,
Can veren Mehmet'in yattığı yerdir.
- E. General O. Nurettin Türsan
Genel Kurmay Başkanlığı Askeri Tarih Genel Komisyonu Onur Üyesi
(Arka Kapak)
Sayfa Sayısı
karışıkçokrenkli