“...Frenk mahallesinin kitapçilari, kozmopolit simsarlarin dört elle sarilarak buralara getirttigi, biraz zamani geçmis yeniliklerle doludur. Fransiz edebiyatinin bütün kötü romanlari ve artiklari -tipki Kaptan Paolo’nun kahvehanesindeki sarkici gibi açiga çikmis(gözden düsmüs) olanlari- burada toplanmistir…” Kitapta yer alan, bir Fransiz gezgininin, Izmir’in 19. yüzyildaki en ünlü caddesi “Frenk Caddesi” ni anlatirken kullandigi cümlelerden farkli çikarsamalar yapmak elbette mümkün; dünden bugüne, disaridan içeriye… Rauf Beyru’nun uzun arastirmalar sonucunda kaleme aldigi, belge, fotograf, gözlem ve haritalar isiginda masaya yatirdigi elinizdeki bu kitapta da yabanci seyyahlarin isiginda yol aldigimizi görüyoruz. Buna karsin, kendi içlerindeki çeliskileri de yine karsit belgelerle dile getiren Beyru, böylece farkli perspektiflerle, Izmir kentini mümkün oldugunca dogru okumamiza ve oryantalist bakis açisini kirmaya çalismistir.Kitapta; 18. ve daha önceki yüzyillarda, Izmir kentinin fiziksel yapisi, bu konudaki, kaynaklarin sinirliligi ve öznelligi nedeniyle, fazla ayrintilara inilmeden kisaca anlatilmaya çalisilmistir… Yazili ve özellikle de görsel belgelerin daha kolay bulunabildigi 18. yüzyil sonlarindan 20. yüzyilin ilk dönemlerine uzanan süreçte Izmir kenti; yasam biçimi, ticari hayat, kültürel gelisim, yerlesim, nüfus dagilimi gibi farkli basliklar altinda incelenerek, kitabin dünden bugüne bir köprü olusturma niteligi tasimasi amaçlanmistir. Sadece bilgi edinmekle kalmayip, bugüne dair sordugumuz sorularin cevabinin geçmiste yattiginin da alti çizilmis, bu yönüyle de kitap, adeta “bir pusula” islevini yüklenmistir.Izmir’in en fakir mahallelerinde Türk ve Museviler yasadigi için, buradaki yasam biçimi yabanci seyyahlarca kayda deger görülmemis, daha çok Frenklerin yasadigi, kentin batiya dönük yüzü -Izmir’in sahil bölgesine dogru olan bölgeleri- kaleme alinip, resmedilmistir. Türk ve Musevi mahallelerinin günümüzde de bazi degisimlere ragmen varliklarini korumus olmalari, o dönemin bilgi ve belge yoksunlugunu bir ölçüde telafi eder gibidir. “Türk mahallesinin sokaklari tam bir labirent görünümündedir.ve yolunuzu kaybettiginizde istediginiz yeri bulabilmek için saatlerce dolasmaniz gerekebilecektir.” Kitapta geçen, adi belirsiz bir yazarin 19. yüzyildaki Türk mahallesi hakkindaki bu izlenimi bugün için hala tanidik bir kavram…Rum, Ermeni ve Frenk mahalleleri ise, 1922 yanginindan sonra tamamen yok olmus ve Izmir’in yeni yerlesim bölgeleri olusturulmustur. Bu bakimdan, kitap, kentin yok olan semtlerinin fiziksel ve yasamsal yapisini aydinlatmasi açisindan bir hayli önem tasimaktadir.Basta Paris Milli Kütüphanesi, Pensilvanya Üniversitesi Kütüphanesi, Atina Gennadion Kütüphanesi, Riyad King Saud Üniversitesi Kütüphanesi olmak üzere birçok ülke kitapligindan yararlanilarak hazirlanan elinizdeki bu kitabin olusum süreci 15 yillik bir arastirmanin ürünü. “19. Yüzyilda Izmir Kenti”, aslinda daha önce yine Literatür Yayinevi tarafindan yayinlanan, Rauf Beyru imzali “19. Yüzyil ve Öncesinde Izmir’de Yasam” adli kitabin bir devami, tamamlayicisi niteligindedir.
Sayfa Sayısı
karışıkçokrenkli